E-Dergi

Okuması kolay. Sayfa sayısı az. Kullandığımız deyimleri artık daha bilinçli olarak kullanmaya başlayacağız.İçlerinde hiçbir zaman kullanmayacağımız deyimler de var ama olsun.

Kitabın ilk 150 sayfası neredeyse gereksiz bilgilerle dolu. 20 sayfada anlatılacak kısım gereksiz yazılarla doldurulmuş. Hani bazen tasvirler renk verir zevk verir ama bunda öyle olmamış. Sayfa kalınlığı için çalışılmış. Ancak 150-175 arasında asıl konuya geliniyor ve gerçekten size güzel şeyler katıyor. Ancak ilk kısmı okumadan da konuya vakıf olamıyorsunuz. Peki memnunmuyum okuduğuma ? Memnunum. Zaten diğer kitaplarında da çıtlattığı düşüncelerinden birini iyice açmış burada. Son 100 sayfası için bile okunabilecek bir kitaptır kendileri... ( Bu arada kitap 245 sayfa. Son 10 sayfa diğer kitap tanıtımlarına ayrılmış. )

Kitap çok akıcı. Hikaye ikiye bölünmüş. Sürekli bir ileri bir geri sarıyor. 1-2-3-4-5 diye gidiyor… Olayın ortasından başlanıyor biraz anlatıp ilk başa dönülüyor sonra ortadan kaldığı yerden devam ediyor ve sonra tekrar baştaki kaldığı yere geçiyor. Böyle devam ederek yumağı tamamlıyor. Kitap güzel fakat ismiyle hiç uyuşmadığını söyleyebilirim. Olayda bahsi geçen şahıs bir olaydan sonra anahtarlara ilgi duyuyor ve şifreli her kilidi açmaya başlıyor. Olay tamamen bunun üzerine kurulmuş. Yani travma konusu işleniyor zannedersiniz kitaba bakınca. Kitabın adı “ Kutu adam” olsa on numara olurmuş. ( Kitapta kasaları açanlara “kutu adam” dendiğinden bahsediliyordu. ) Bence kitabın ismi haricinde her şey on numara.Tavsiyemdir…

Kitabı yazan kişi İskender Pala olmasaydı mükemmel der ve 10 yıldız verirdik. Fakat Katre-i Matem ve Şah ile Sultan'ı okuyunca birr sonraki kitapta daha büyük beklentiler içine giriyorsunuz. Kitap başlanıp aynı gün bitirilecek kadar akıcı dille yazılmış ama pek bir karmaşıklık, pek merak edilecek kısım yok. Katre-i Matem ve Şah ile Sultan'da merak içinde bulunuyorsunuz fakat bunda o durum yok. Her ne olursa olsun İskender Pala'nın kitapları tarihimiz ve tarihteki kahramanlarımız hakkında bize çok şeyler katıyor.Çok şeyler öğreneceksiniz. Yunus Emre'yi öğreneceksiniz.

Çok farklı bir kitap.724 sayfa ve orta büyüklükteki puntolarla yazılmış. Bir sayfada 33 satır bulunmakta. Biraz daha büyük puntolarla yazılsa okunması çok daha kolay olurdu. O halde yaklaşık 900 sayfalık bir kitap diyebiliriz buna.
Bazı bölümlerinde çok sıkılabiliyorsunuz ama orayı geçtikten sonra size bir şeyler kattığını görüyorsunuz. Çoğu kısımda insanın kendisiyle yaptığı konuşmalar var. Aslında benzerlerini hepimizin yaptığını görebilirsiniz. Esprili bir dil ile anlatılmış kişinin kendi içindeki konuşması. Öyle bir kısım var ki çok yoruyor okurken. Bir yerde kısa olmakla birlikte daha ileriki bir kısımda 75 sayfa kadar noktalama işareti hiç yok. Kitabı gözüne kestirip bitiren birisi hem çok farklı bakış açıları kazanabilir hem de bundan sonraki kitapları çok kolay okuyabilir.