E-Dergi

Bu kitabın en güzel tarafı dili ve anlatımı; gazetelerde okunduğunda kanıksadığımız öyküleri İstanbul'a, daha doğrusu surların içindeki İstanbul'a özgü bir dil ve duyarlılıkla insanın kalbinde aynı anda özlem ve hüzün duyurarak anlatabilmesinde, Öyle ki okuyup bitirdikten sonra yaşattığı his biraz daha sürsün diye başka öyküleri okumayı erteliyor insan.

Zor bir metin. Özellikle ikinci bölüm. İki bölüm arasındaki bağı kurmak okuyucunun çabasına kalmış. Ve çaba gerektiren her şey gibi değerli bir kitap. İçeriği ile, dili ile, zorlayıcı kurgusu ile, farklı anlatım teknikleri ile ve arka kapakta dikkat çekildiği üzere yazarın genç yaşta ulaşılmış bilgeliği ile.

Çocukluk yıllarının büyüsüne, büyümeye, anneliğe ilişkin otobiyografik özellikler taşıyan içten öyküler. Bir ilk kitap olmanın acemiliklerini hiç bir şekilde yansıtmayan kısa ve yalın cümleler ile oluşturulmuş yer yer kendi jargonunu kuran başarılı bir öykü dili.

İçten ve duru bir dil ile yazılmış yakın dönem (1980'ler) taşra hikayeleri. Yazarın başarılı gözlem gücü sayesinde 1980'ler atmosferi öykülere gerçekçilik katıyor. Öyküler sıradan insanla toplumun kenarında kalmış ya da dışlanmış kişilerin yaşamlarının birbirine teyet geçtiği anları anlatıyor. Sıradan insanın bir anda gazetelerin üçüncü sayfasına çıkıvermesinin öyküleri tüm gerçekliği içerisinde başarıyla aktarılıyor.

Orta yaşlı entelektüel bir Kurtuluş Savaşı gazisi ile Arjantin'e göçmüş önde gelen Yezidi bir ailenin varisi genç kızın vapurda tesadüfen başlayıp Suriye ve Irak coğrafyasında devam eden kısa süreli aşk öyküsü. Öykünün geri planında Yezidiliğe ilişkin yarı belgesel niteliğinde bilgiler yer alıyor. Özellikle R.H. Karay'ın büyük yaş farklarının söz konusu olduğu aşklara ve genç kızlara ilişkin gözlemleri ve kıvrak bir dil ile ifade ettiği tasvirler akılda kalıcı oluyor.