E-Dergi

Kitap alırken en dikkat ettiğim şeylerden biri; kitapların arka sayfalarındaki tanıtıcı yazılardır. Bu kitapta da beni etkileyen buydu.Kitaba gelecek olursam; bir şekilde kendini okutuyor ama bana göre yazarın anlatımı aşırı derecede klişe.

Yazarın ilk kitabı Aşka Tutunmak'ı tevaffuken okumuş ve hayran kalmıştım.Daha sonra bu kitabının çıktığını öğrenince vakit kaybetmeden aldım ve okudum.Tüm beklentilerimi karşılayan enfes bir kitap ortaya koymuş yazar. Yeni kitaplarını da büyük bir merakla bekliyorum...

Kitabın sade ve anlaşılır bir dili var.Bunun için yazarı ve akıcılığı bozmadığı için çevirmeni tebrik etmek lazım. Olaylar pek bilmediğimiz bir coğrafyada, Estonya da geçiyor. Komünizm dönemi Sovyetler Birliği'nde yaşananlar , halka yapılan zulüm gayet güzel tasvir edilmiş.Yani hiç sıkmadan kendini okutuyor kitap.Kitabın bence tek bir eksiği var; yazar sonunu çokta iyi bağlayamamış.

Harika bir anlatım, mükemmel olay kurgusu ve karakterler ile biraraya gelince böylesine şahane bir kitap ortaya çıkmış. Baştan sona heyecanın hiç düşmediği kitapta yazar, kendisiyle birlikte okuyucuyu da gittiği şehirlere hayali bir geziye çıkarıyor adeta. Kitap belki iki insanın birbirlerini bulma sürecini anlatıyor temelde, ama perde arkasında da Balkan savaşlarından başlayarak 1.Dünya savaşının sonlarına kadarki dönemde bir cihan devleti olan Osmanlı'nın basiretsiz idarecilerilerle ne hale düşürüldüğüne şahit oluyoruz.

Samimi üslubu, hayatın içinden karakterleri, dinamik kurgusuyla başarılı bir roman var karşınızda.Kitabın kahramanı Ufuk'la birlikte çocukluğundan gençliğine hatta evlenme ve çocuk sahibi olma süreçlerine kadar onunla birlikte ilerliyorsunuz. Anadolu'da yetişmiş temiz bir insanın gözünden finans sektöründeki kirlenmişlik gözler önüne seriliyor.