Uçurtmayı Vurmasınlar
Goriot Baba'yı lisedeyken okumuştum, sonuyla ağlatmıştı. 10 yıl sonra Uçurtmayı Vurmasınlar'da yine aynı şey oldu.
Barış'ın İnci'ye mektuplarından oluşuyor. İnci hapisten çıktıktan sonra Barış bir sürü mektup yazıyor, çoğu adresine ulaşamayan mektuplar. Sansür çok sıkı, uçan kuşu bırakmayacak neredeyse. Uçurtmayı bırakmıyor mesela. Çoğu yasak sadece mektupla sınırlı değil. 80 dönemi.
Barış, Piaget'nin Bilişsel Gelişim Dönemleri'ne göre İşlem Öncesi Dönem'de. 4-5 yaşlarında. Bu dönemin çocukları sıklıkla soru sorar, mantık gelişmediği için sihirli nedenler oluşturur. Çocuğun hayal gücünün hayatı anlamlandırma çabasında en etkin olduğu dönemdir. Romanın etkileyiciliği de Barış'ın düşünme şekliyle hapishaneyi, acıları ve mutluluklarıyla insanları, küçücük bir dünyayı algılama çabası yoluyla ortaya çıkıyor. "Miki'nin işemesi" çok küçük bir örnek. Bir de şu var:
"'Nişanlın neden kafeste?' diye sordum. Halkını sevdiği içinmiş.
'Sen niye buradasın?' diye sordum Nevin'e.
O da halkını sevdiği için buradaymış. Ben büyüyünce halkımı hiç sevmeyeceğim. Halkını sevenler hep kafese giriyor." (s. 23)
Böyle örnekler bir dünya. Hapishane yöneticilerinin acımasızlığı, koğuşlardaki çekişmeler, dışarısı, içerisi, Barış'a ablalık yapanlar, herkes, her şey Barış'ın gözünden kara mizaha bürünerek yansıyor okura. Küçük bir çocuğun gözünden bakıldığında yapılan bütün kötülüklerin ne kadar anlamsız olduğu görülüyor.
Filmini de izlerim ben bunun. Okunmalıdır.