kendi sınırlarımızı keşfetmemizi sağlayan bir kurgu
Orta Çağ Avrupa’sında engizisyon döneminde yüzlerce kadın cadı olduğu gerekçesiyle yakılıp, işkence gördü. Birçok erkek de onlara arka çıktıkları bahanesiyle benzer muamelelere maruz kalmışlardı. Portobella Cadısı, Athena da öyle yeri göğü inleten bu tumturaklı kadınlar gibi onu bir tehdit olarak görenler tarafından yargılandı. Ruhunun tabularını yıktı, birçok dünyevi şeyi ardında bıraktı ve içinde coşan denizlerin dışarı taşmasına izin verdi. Kendince bir metafor geliştirdi ve dans ederek içindeki gizemli kadını harekete geçirdi.
Tam olarak bir biyografi kitabı değil Portobello Cadısı, çünkü yazarın kendisi tek bir fikir beyan etmedi. Sadece Athena ile ilişkilendirilen insanların onun hakkındaki algılarının bir aktarımı olarak aktarıldı. Onun kendini anlatamaması ne kötü diye düşünürken manevi, mistik bağlamlarla dolu tahmin edilemez bağımsızlığını düşününce aslında üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini anladım.
Herkesin açıklığa maruz kaldığı bir dünyada, yapabileceğimiz en havalı şey gizemimizi korumak mıdır acaba ve bunu olabildiğince kendi içimizde anlamaya çalışmak mıydı yoksa? Bilemiyorum! Ama Athena bunu gizlemeyi tercih etmedi aksine özenilecek kadar bağımsızdı. Oldukça yetenekli olan Athena yaratıcı ile arasındaki iletişim yollarından biri olduğu için teselliyi müzik ve dansta buldu. Onun hikayesinde iyi veya kötü yoktu, tüm karakterlerin gri alanları vardı ve Coelho, hepimizin eninde sonunda nasıl hissettiğimizi ve hatta açıksak, içimizdeki iyiyi tüm aykırılığıyla kabullenerek özgürleşeceğimizi vurguladı. Coelho’nun Athena’sı da insanlara kendi maneviyatlarını bulmaları için ilham vermeyi uman bir lider olma yolunda ilerledi.
Paulo Coelho'yu ne zaman okusam yeni bir şeyler öğreniyor ve araştırma imkanı buluyorum. Zira Coelho şimdiye kadar okuduğum eserlerinde metin kurgusuyla büyüleyici bir yazar. Kurduğu cümlelerle çoğu kez düşümü büyüleyenlerden. Bir de konunun türü spiritüellikle buluşunca fazlaca keyif verir. Aidiyet duygusunu irdeleyen, orada bazen tamiri mümkün bazen de olamayacak boşluklar açan, içimizdeki resifleri keşfederek, kendi sınırlarımızı keşfetmemizi sağlayan ve takdiri hakeden bir kurgudur.