Bin Hüzünlü Haz Hakkındaki Yorumlar

Her kitabında ayrı bir tat...

Postmodern okumalara meraklı olmadığımdan belki de bunları ciddiyetle okuyamıyorum. Diğer romanlarını çok severim ayrı.

Postmodern okumalara meraklı okuyucuların elinde bulunması gerek.

Belki biraz anlaşılmaz evet ama ne anlattığından çok nasıl anlattığına odaklanırsanız keyifli bir okuma şöleni yaşarsınız.

Yazarın edebi derinliğine hayranlık duymamak mümkün değil, okumadı zor ama iyi bir kitap.

Hasan Ali Toptaş gercekten gercekten herkesin gerekli ilgiyi gostermesinin gerektigi onemli bir yazarimiz

Okumakta zorlandığım ancak kesinlikle özgün ve yıllar öncesinden şimdiyi gören ya da tekerrür olan hayatı gösteren tuhaf bir eser.

Hasan Ali Toptaş'ın okurken en zorlandığım romanı bu kitap oldu. Biraz ara verdikten sonra tekrar bir okumak gerek

Hat'ın en anlaşılmaz romanı belkı de bu. farklı bır roman seruvenı çok zor ama zevkli bir roman

Hasan Ali Toptaş'ı okumayı öğrenmek diye bir şey var bence.Öğrenme yoluna çıkmaya karar verdiyseniz ilk adımınız bu kitap olabilir.

imgeler dünyası... hasan ali son dönemlerin en büyük romancısı.tam bir sanat eseri bin hüzünlü haz.

İnce ama okurken emek isteyen,özgün bir kitap

mükemmel bir dil mükekemmel bir üslüp, okundukça okunası bir kitap. postmodernist bir roman. anlaşılması zor haliyle... ama adı gibi bin hüzünlü haz veriyor insana...

Betimlemelerin yoğunluğunda olaya konsantre olamasam da hoş bir tat bırakan eser.

"Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor. uzunca bir süredir, ruhumun derinliklerinde bütün şiddetiyle hissediyorum bunu..." Bir Hasan Ali Toptaş klasiği.Yazarın tarzına alışık olanların keyifle okuyacağı bir kitap.

okuduğum en sıkıcı romandı, sürekli betimleme. 130 sayfa ama bitmek bilmiyor

Belli bir edebiyat birikimin üzerinde ki kişiler için uygun olduğunu düşünüyorum, uzun ve ayrıntılı betimlemeleri sevmeyen kişiler sıkılacaktır.

Bir roman değil bir destan gibi. Arayışın destanı...Ya da bulmayı amaçlamayan bir arayışın romanı... Bir şiir okur gibi hissediyorsunuz, zira anlatmak değil de hissettirmek üzerine kurulu. Hasanım Ali'nin sözcükleriyle anlatırsak: "Bütün bunların hiçbiri olmaz da siz neden anlatıldığını bile unutup belki yalnızca hikayeyi izler ve kendinizi tıpkı benim gibi, onsuz süren onun akışına bırakırsınız.
Büyük şehirlere, ormanlara, dağ eteklerine, tanıklık ettiğimiz acılara, çaresizliklere, savaşlara, ölümlere, yaşamalara bakmaya çağırıyor bizi: "… anlatmakla ben onu bir yandan yaşatıp bir yandan öldürüyorsam bu güzel günahın birazı da sizin olabilsin istiyorum"

Hasan Ali Toptaş'ın okuduğum ilk kitabıydı. Sindirerek okunması gereken bir kitap. Her kelime de ayrı bir anlatım gücü var sanki.

Oldukça ilginç olan bu postmodern roman, sanki Alaaddin'in Sihirli Lambası'nın çağdaş versiyonu. Romancı, başkahramanına kaybettirdiği Alaaddin'i aratır. Bu sayede İstanbul'un farkı mekanlarına, hayat tarzlarına ve insanlarına tanık oluruz.

Kitapta o kadar ayrıntılı betimlemeler var ki kesinlikle yalnızken okunması gereken bir kitap. Okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. Yazarın cümlelerini kuruş tarzına, kelimeleri birleştirme şekline hayran kaldım diyebilirim

Hasan Ali Toptaş'ın okuduğum ikinci kitabıydı. Postmodern roman türünün en iyi örneklerinden biridir benim için. Belirsizliğin hakim olduğu bu romanı sakin bir kafayla iki üç günde yavaş yavaş sindirerek okumanızı tavsiye ederim..

diğer kitapları bir yana bu bir yana diyebilirim sanırım kitabı bitermek çok uzun sürmedi kitapyurdu her zaman zamanında olduğu için teşekkürler.

Hasan Ali Toptaş kendine has muhteşem üslubuyla okuyucuyu cümleler arasında esrarengiz bir yolculuğa çıkarıyor. Sırf o muhteşem cümleleri okumak yetiyor okuyucuya, başka bir motivasyona ihtiyaç duyulmuyor.

Gerçekten enfes ve büyüleyici bir dünyaya çıkılan yolculuk.....

Bin Hüzünlü Haz okurken tüm cümlelerin altını çizmek isteyip kıyamadığım Hasan Ali Toptaş kitaplarından biriydi. Okurken insanın kendini bulabileceği, aradığı şeyi yazarla birlikte arayacağı, koşup yorulacağı bir roman.

Mükemmel diyebileceğim bir kitap. Ben bir gürgen dalıyım kitabında göreceğiniz üzere efsanevi bir olayı günümüze benzeterek yapılmış bir anlatım. Çok beğendim

kesinlikle bu metin bir roman olamaz. olsa olsa bir deneme olur. şu çok beğenen arkadaşlara şöyle sesleniyorum. bana bu kitabın konusunu, ne anlattığını kısaca bir özetlesinler. kitapta kurgu yok. ya biz böyle bir metin yazsak zaten yayınlatamayız ama diyelim ki yayınlattık yedi ceddimize küfürü yeriz. yazarın cümle kurgusu iyi evet ama bir şey anlatmıyor. yazarın kendisi dahil bu kitap neden bahsediyor bilmiyor kimse. çünkü hiç bir şeyden bahsetmiyor. yazar cümleler üzerindeki kabiliyetini belli bir roman kurgusu üzerinde birleştirise çok başarılı olur. yoksa sadece felsefe yapmış. ben romandan felsefe beklerim ama bu bir kurgu dahilinde olursa. yazarın ikincibir kitabı daha var elimde onuda okuyup kararımı vereceğim ama tahminim bir daha kitaplarını almam gibi duruyor. darılmaca yok.

"romandan ne anladığımın romanı" diye tarif etmişti hasan ali toptaş, oldukça iyi fakat yorucu bir roman

insanın hayal kurma sınırlarını zorlayan bir kitap sonunda gerçekten çok şaşırdım

okuması çok zor bir kitap.insanın zihni yoruluyor syfaları çevirdikçe .umutla bir şeyler olmasını,anlatmasını bekliyorsunuz ama boşuna bir bekleyiş.bitirince ne anlatıyor bu kitap sorusunun cevabını bulamayabilirsiniz.beğenmedim.hem de hiç..

Bir kaç roman okumuşluğum olmasa yorumlara bakıp demek ki benim edebi algım zayıf diyeceğim ama...
Beğenmiyorsanız niye korkarsınız ki bunu açıkça söylemeye. Ben söyleme zorundayım: Hiçbir şeyden bahseden herhangi bir kitap. Sesdeş bir kaç kelimeyi yanyana koymak ne zamandır seci oldu bilmem.

oldukça güzel bir eser asla zaman kaybı değil.

Her romanında başka bir okyanusta seyahate çıkarıyor Hasan Ali Toptaş bizleri. Belki sonunda nereden yola çıkıp, nereye ulaştığımızı bilmiyor oluyoruz. Ama o yolculuk o denli keyifli ki tekrar aynı rotayı takip etmek için can atıyor yada aynı kaptanla başka bir sefere çıkmak için soluğu kitapçılarda alıyoruz. Nereye götürdüğünü değil, nasıl götürdüğü önemli bence Hasan Kaptanın gemisini.

dili kurgusu hayata olaylara bakışı kelimelerle oynayışı kesinlikle çok farklı hasan ali toptaş latanışmadıysanı hala geç kalmayın derim

Bin Hüzünlü Haz’ı yazarını bilmeden okumaya başlasaydım, daha ilk sayfalardan itibaren Hasan Ali Toptaş ismini söyleyebilirdim. Romanın kurgusunda yazarın edebiyat birikimi, okurun gözüne sokulmadan –ukala bir tavır taşımadan- metin içerisinde çok güzel bir şekilde kendini belli ediyor. Zira eser boyunca Alaaddin’in peşinde kâh masal dünyasına dalıyorsunuz, kâh Don Kişot’u görür gibi oluyorsunuz ya da Gregor Samsa’yı anımsıyorsunuz. Kitapla ilgili verebileceğim bir tavsiye: kesinlikle sakin bir kafayla okunması, çünkü dikkati zorlayıcı olabiliyor zaman zaman.

insanda hayranlık uyandıran, insanı dehşete düşüren, insanın başını fırıl fırıl döndüren, insan ruhunu yaprak gibi titreten, yada insanı insandan alıp bir daha geri vermeyen bir kitap. kitabın büyüsü sesli okumakta yatıyor...

Batı Edebiyatında Akımlar adlı dersimizin ders kitabında postmodern edebiyat konusuna çalışırken, kitap ödevi olarak bu kitabı önermişlerdi, bende bu kitabı ilk fırsatta aldım. kitap konusu zor anlaşılsada kitap güzel. postmodern edebiyatın örneklerinden tavsiye ederim...

olaylardan ziyade, derin kişilik tahlilleri neticesinde ağır akan bir kitap.okumak biraz sabır ister.

Roman yazan şair diye boşuna dememişler Hasan Ali Toptaş’a. Muazzam bir dil işçiliği vardı.
Roman aslında var olma, var etme ve arayışı konu edinen, kendi yokluğunda var olmaya çalışan bir kahramanın çevresinde gelişen fantastik hikayelerden oluşuyor.

Uzun süredir hem postmodern hem böyle özgün bir kitap okumamıştım. Kolay bir okuma olduğunu söyleyemeyeceğim, bu sebepledir ki herkese tavsiye edebileceğim bir kitap değil.Kitap arayış, anlam arayışı, arayışın anlamı, varoluş gibi pek çok ögeye parmak basan bir nitelikte. Yani öyle bol diyaloglar göremeyeceğiniz bir kitap. Alaaddin 'i arayan, ararken de pek çok şey düşünüp, yer yer de dizgi hatası diye düşündürtüp bazı yerlerde boşluk bırakıp oraları bize bırakan kahramanımızın kitabı. Çünkü o derinlikte siz kendinizi kaybedecek, siz de Alaaddin'inizi aramaya başlayacak, Asip Dağı'na yol alacaksınız. Ben de uzak ülkelere yol aldım, ormanlara daldım, insanları farklı şekillerde gördüm, anlamıma anlam kattım, anlamımı anlamsızlaştırdım. Ve nihayet ben anlam aramanın ve arayışın anlamsız olduğuna inanıp mühim olanın o arayış içerisindeyken yaşadıklarım, hissettiklerim olduğuna karar verdim. Varış noktası değil, yoldur dedim anlam katan hayatımıza.

Sanki biraz Camus hayranligiyla ona benzer sekilde yazilmis gibiydi eser.

Hasan Ali Toptaş'ı anlamak bir birikim gerektirir. Ve dili bu denli ince kullanan başka yazar yoktur. Bu bir roman olmamakla beraber, bir arayış ve bir dil ispatı olan anlatıdır. Şarkı dinler gibi okuyacaksınız.

yazarın okuduğum ilk romanıydı. günümüz yazarlarının birçoğu gibi film izleme tadında ya da sokaktaki insanın ağzından hikaye dinleme tadında yazmadığı için 'ne anlatıyor bu' demeniz çok normal. ben söyleyeyim: bir arayışı anlatıyor. insanın hep bir şeyleri bekleyişini, bir şeylerin peşinde hayallerine kavuşma umuduyla koşturuşunu anlatıyor; ama sembolizme yaslanarak. ben beğendim ama herkese de tavsiye edilecek bir kitap değil. vakit geçirmek için kitap okuyan değil, hayalgücünü zenginleştirmek, muhakemesini bilemek ve türkçenin lezzetini almak isteyen okurlara..

Evet hazmetmesi güç bir kitap , ancak düşündükçe içinde kaybolduğum beğendiğim bir kitap oluverdi.Olay örgüsü ancak parça parça baktığın da dahi çok şey ifade ediyor zannımca.

Yazarımız; geçmiş ve geleceği "An" da anlatıyor. Görünenin ve işitilenin ardındaki "gerçek dünya" nefis betimlemelerde hissediliyor. Kitap, bir solukta okunuyor, daha doğrusu yaşanıyor...Bu kitap, geleceğe kalacak "nadir" kitaplarımızdan biri olacaktır.

Arkadaşlar evet roman herhangi bir konuyu anlatmıyor olabilir, Ancak Hasan Ali TOPTAŞ'ın romanları bana göre ''gerçek ile hayal arasında gelip gitmeler'' üzerine kurulmuştur, Romanları bu gerçeği bilerek okursak daha manalı olur diye düşünüyorum...

Hayal ile gerçek arasında bir yerde bu roman bence. Beni fazla etkileyen bir Hasan Ali Toptaş romanı. Tavsiye ederim.

Bin Hüzünlü Haz: çeşitli mekanlarda Alaaddini arayan karakter çocuk edebiyatında yer alan bir çok hikaye karakteri ile yolculuğu esnesinda karşılaşır. Örneğin girdiği bir ormanda kırmızı başlıklı kız ile konuşur. Ve karakter herkese alaaddini aradığını onu nerde bulabileceğini sorar. Roman boyunca zıtlıkların bireyi oluşturduğu e bunların kabullenilmesi gerektiği vurgulanır. Zaten romanın adı da içeriği ile uygundur: Bin Hüzünlü Haz. Haz ve Hüzün birbirine zıt unsurlardır. Kişisel yolculuğu sonunda aradığı kişinin kendisi olduğunu öğrenir.

muhteşem bir kitap.masal tadında, insanı alıp başka dünyalara götüren bir anlatımı var.hasan ali tüm övgüleri sonuna kadar hak ediyor.