çok okumuşlar sadece bilgi ve düşünce depolarıdır. yürüyen kütüphaneler gibi. ancak, insan düşünmeden çok okudukça artık başkalarının düşüncelerini düşünerek yaşar oluyor. kendinden uzaklaşmak denen bu halde yazdıklarınız, konuştuklarınız, düşünce ve davranışlarınız sizi andırmazken seyyahlar gibi çok yer gezmiş ancak nasıl yaşandığını bilmeyen insanlara dönüşmüş oluyorsunuz. Kant gibi öğretim üyelerinin çoğu bu çıkmaz içinde sürünüp dururlar. her otuz yılda bir yeryüzüne cahil bir nesil gelir, öğretim üyelerinin tezgahından geçerler, aynı fikir, aynı bilgi ve aynı davranış öğretisiyle donanıp yerini bir cahil nesle daha bırakırlarken yerlerini, geride kendi gibi düşünmeden bildiği her şeyi tekrarlamış mutsuz yaşlı öğretim elemanları kalıyor. kitap bu düşüncelerle yazılmış benze eşsiz eleştirilerle dolu.