Kitabı etkileyici bulmayanlara sözüm şudur: Elif'i yaşamayan bilmez. Yazar kitabı 2011 senesinde yazmış tam da benim Elif'e denk geldiğim zamanlarda. Paulo'nun Hilal'i benim Elif’imdi, Rusya'sı benim küçük Isparta'mdı. Tam herşey monotonluğa düşmüş içimde akan nehirler kurumaya yüz tutmuşken öyle bir geldi ki. Bütün yokluğunu affettirir gibi. Bu dünyadan başka bir alemde yaşıyorduk aşkı. Bütün güzel şeylerin, aşkın tam karşılığıydı Elif. Adı gibi dik duruşlu, çekik gözlüydü. Hilal gibi gelmişti "karşı dağdan ateşimi yakarcasına”. Biz bu hayatta yanyana gelemesek de başka alemlerde akan nehirler gibiydik. "Müziksiz yaşayabilir misin" diye sormuştum ona, çünkü o benim içimdeki en eşsiz müzikti. Ben bunları söylerken kitabın başkaramanının müzikle ilgisinden bihaberdim halbuki.
Kısaca özetlemek gerekirse kitap bizi anlatıyordu.
Aşkın eşsizliğini ve bütün arayışlarınızı içinizde hissederek okuyunuz...
Seni akan bir nehir gibi seviyorum Elif...