Struma'daki Bir Yolcuya Serenad
Avrupa’da Hitler ordularına teslim olmayan ülke kalmamış gibiydi. Bulgaristan’ın Mart 1941’de saf değiştirmesiyle ve Yunanistan’ın Nisan 1941’de teslimiyle, savaş, ülkemiz sınırlarına kadar dayanmıştı. Bundan kısa bir süre sonra Romanya’nın Constanta limanından Struma adlı bir geminin yolculuğu başladı (Aralık 1941). Yolcular, Hitler’den kaçarak Filistin’e gitmeye çalışan Yahudilerden oluşuyordu. Aşırı kalabalık olan gemi, eski olmasına ve sıkça arızalanmasına rağmen İstanbul’a varmayı başarmıştı. Beklenmedik misafirler, Filistin’e giriş için İstanbul’dan vize alıp gitmeyi planlıyordu. Olaylar, bekledikleri gibi gelişmedi. Vize alma talepleri kabul edilmediği gibi karaya çıkmalarına da izin verilmedi. İki ayı aşkın süre limanda bekletilen gemi, İngiltere ve Türkiye arasındaki müzakereler sonuç vermeyince, içindeki yolcu ve mürettebatla birlikte, 23 Şubat 1942’de Karadeniz’e doğru, sınırların 10 km kadar dışına çekildi. İddialara göre bir Sovyet denizaltısı tarafından hedef alınarak 24 Şubat sabahı batırıldı. Boğulma ve hipotermi sebebiyle -bir kişi (David Stoliar) haricinde- hayatta kalan olmadı.
"Yıllar sonra Frankfurt Savcılığı’nın görevlendirdiği bir Alman araştırmacı, gerçeği ortaya çıkardı. SC 213 numaralı Sovyet denizaltısı torpillemişti Struma’yı. Çünkü Stalin’in Karadeniz’deki her kimliği belirsiz gemiyi batırma talimatı varmış. Teğmen Dejnenko komutasındaki Sovyet denizaltısı da sabah Struma’yı görünce, birkaç telsiz sinyali göndermişti. Yanıt gelmeyince torpilleyip batırmıştı."
Livaneli, toplumu etkileyen olayları romanlarında işlemeyi seven bir yazar. Serenad’ı da yaşanmış bu tarihi Struma Olayı üzerine kurguluyor.
Ana kahramanları, İstanbul Üniversitesi çalışanı Maya Duran, 1939-1941 arası İstanbul'da akademisyenlik yapan ve yıllar sonra ABD’den Türkiye’ye ziyarete gelen Prof. Maximilian Wagner ve Nadia ile Serenad romanı bir milyonu aşan satış rakamlarına ulaştı. Sadece Türkiye'de değil, ABD gibi dünyanın pek çok ülkesinde okuyucuyla buluştu.
İyi Okumalar!