Asırlar boyunca sayısız velî, alim ve düşünce adamı yetiştiren İslâm medeniyeti, topraklarını, bu tarihî sahşiyetlerin ışığı ile aydınlatmış ve kutsallaştırmıştır. İslâm toprakları bu insanlara yaşarken kıymet verdiği gibi vefatlarından sonra da sahip çıkmıştır. Onların hayat hikayelerini, üstün vasıflarını, ahlâkî meziyetlerini, olağanüstü iş ve davranışlarını örnek alarak yaşamış ve menkıbelerinin destânî-efsânevî bir üslûpla nesilden nesile, dilden dile aktarılmasını sağlamıştır. Şüphesiz buradaki amaç insanın sıradışı olaylar içinde kaybolması ve keramet peşinde koşması değildir; örnekler ışığında kendi halini düzeltmesi, kötü huylarını iyiye çevirmesi ve Allah’tan bir an bile gafil olmayacağı huzurlu bir hayat yaşamasıdır.