Takıntıyı Anlamak...
“Takıntı her insanın az çok deneyimlediği bir düşünce biçimi. Takıntıların rahatsız edici hale gelmesi ise onları nasıl algıladığımız ve nasıl karşılık verdiğimiz ile ilgili”. İşte bu fikir üzerine temellenmiş kitap her ne kadar Obsesif-Kompulsif bozukluklara yönelik bir bilişsel tedavi yöntemini ele alsa da aslında insan beyninin takıntılı düşünceye ilişkin yapısını anlamak açısından da bir kılavuz rolü üstleniyor. Hastalarına ilişkin hatırı sayılır deneyimlerini, takıntı ve bilişsel tedavi konusundaki araştırmaları ve farklı uzmanların düşüncelerini harmanlayan Purdon ve Clark, okura takıntılara karşı kendi başına uygulayabileceği çözümler öneriyor. Kitapta; takıntı ne zaman bir hastalık kabul edilebilir? Takıntı ile boğuşan insanlar nasıl tepki verir? Zorlantı, nötrleştirme ve kaçınma davranışları takıntıya nasıl etki eder? Takıntılar kontrol edilebilir mi?/ edilmeli mi? Zihinsel kontrol yanılgısı ve açmazı nedir? Takıntılar neden dirençlidir? Takıntılar ne zaman rahatsız edici olmaktan çıkar? Nihai şekilde kurtulmak mümkün müdür? Soruları yanıt buluyor. Takıntılar, istenmeyen ve ciddi ölçüde rahatsız edici düşünceler olarak ifade edilirken, kişinin hiç istemediği halde yapabileceğine veya yaptığına inandığı davranışlar veya aklında belirmesinden rahatsızlık duyduğu imgeler; din, ahlak, tiksinti, şiddet veya cinsellik gibi farklı takıntı türleri çerçevesinde ele alınıyor. Farklı davranış kalıplarına yol açan bu türlerin temelde aynı düşünce şeklinin çeşitleri olduğu kitabın temel kabulleri arasında. Yazarlara göre sıkıntı veren takıntılar insanın kişiliğine aykırı olan düşüncelerin belirmesi ve bunların yarattığı endişelerden kaynaklanıyor. Dindar bir kişi için ibadet sırasında akla gelen dine aykırı düşünceler, barışçıl bir kişi için saldırganlık düşünceleri, ahlaki değerleri yüksek bir kişi için ahlaka aykırı eylemler gibi kişinin düşünüyor olmaktan veya yapabileceği ihtimalinden rahatsızlık duyacağı imge ve olaylar rahatsızlığa ve sonuç olarak bu rahatsızlıklardan kurtulma arayışlarına yol açıyor. Rahatsızlıkların altında yatan temel sebebin takıntı konusundaki yanlış fikirler olduğu kitapta altı önemle çizilen bir konu. Takıntılardan rahatsız insanların diğer insanlardan farklı olduğu veya takıntıların önemsenmedikleri takdirde dramatik sonuçlara yol açacağı gibi yanlış inançların ve takıntıyla baş etmekte kullanılan zorlantı, kaçınma, nötrleştirme ve ritüelleşmiş davranışlar gibi stratejilerin aslında nasıl kötü sonuçlara yol açtığı açıklanıyor. Kısaca kitabın amacı öncelikle kişinin kendi ve takıntıları konusunda bilinç kazanmasını sağlamak, değerlendirmelerinin ve çıkardığı sonuçların yanlış olduğunu ve bunların nasıl rahatsızlığa sebebiyet verdiğini göstermek, sonrasında ise çeşitli uygulamalar ile yanlışlığın farkına varmasını sağlamak olarak ifade edilebilir. Kitabın sunduğu tedavi yöntemi takıntılarla yüzleşme üzerine kurulu. Takıntı ne kadar rahatsız edici olursa olsun kişi ondan kaçınmadan o deneyimi yaşamalı ve bu sayede her kaçınmanın sorunu nasıl büyüttüğünü görmeli diyor yazarlarımız. Bu sav, insanın düşünme şeklini ele alan deney ve örneklerle de desteklenmiş. “Bir şeyi düşünmemek için ne kadar uğraşırsanız o şey kafanızda o kadar büyük bir yer bırakır ve bir şeyi düşünüp düşünmemek aslında insanın tercihi değildir. Tercih olan, düşünceleri nasıl yorumladığımızdır. Aynı olay bir kişide rahatsızlık yaratmazken diğerinde yaratıyorsa bunun sebebi rahatsız kişinin diğerlerinin kafalarında yer tutmayan düşünceleri beyinlerine nasıl kazıdığıdır. Aslında herkeste ortaya çıkan istenmeyen düşünceler istenmeyen durumlara sebebiyet vermediği gibi bunları istemsizce düşünüyor olmak da kişinin kontrolü kaybetmesi anlamına gelmez. Zihnimiz her zaman istediğimiz şekilde kontrol sahibi olabileceğimiz bir araç değil ve esasında buna gerek de yok”. Bu düşünceler çerçevesinde sunulan tedavi yöntemi kişinin rahatsızlıklarına yönelik yapacağı çeşitli tabloları ve kademe kademe takıntıya maruz kalma alıştırmaları ile bu tablolardaki değişimi gözlemlemeyi kapsıyor. Ayrıca yazarlar kitabın bir uygulama kitabı olduğu ve her bölüme ayrı bir çalışma ve tekrar zamanı verilmesi gerektiğini de özellikle belirtiyorlar. Bir başka önemli mesajları da bir günde ortaya çıkmayan takıntıların aniden ortadan kalmasının kolay olmadığı. Bununla birlikte doğru uygulanan tedavi yöntemi ve sabır ile başarının kaçınılmaz olacağını da ileri sürmüşler.
Kitap herkesin rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir dille ve gerekiyorsa uygulayabileceği basit yöntemlerle oluşturulmuş. Tek başına önemli oranda faydalı olabileceği öne sürülürken ihtiyaç duyulduğunda destek tedavi alınabileceği de öneriliyor. Kitaba başlamadan, takıntılara karşı tek başına ne kadar etkili olacağına yönelik soru işaretleri doğabilir. Ancak buna kitabı okuyup karar vermek daha doğru olacaktır. Platon’un ünlü mağara alegorisi ile benzetirsek; gerçekleri görebilmek bazen insanın içinde bulunduğu duruma dışarıdan bakmasını gerektirir. Dışarıdan bakış ne kadar inanılmaz görünse de bunu anlayabilmek için o deneyimi yaşamak gerekir. Takıntıya ilişkin gördükleri gerçekleri paylaşan yazarlarımızın sözlerine kulak vermek sıkıntıyı deneyimleyenler için ne kadar inanılmaz görünse de bir şansı hak ediyor. Mağaradan bir kez dışarı adım atan bir daha aynı insan olmayacaktır. Kitap, yalnızca bu rahatsızlıktan sıkıntı duyanlar için değil insan beyninin gizemli yapısı hakkında farklı bir deneyim yaşamak isteyenler veya psikoloji meraklıları için de önerilebilir. Keyifli okumalar.