Daha ilk sayfalardan itibaren sade ve akıcı bir ayakta karşılıyor sizi. Hemencecik kıvrılıveriyorsunuz kurgunun köşesinde bir yere. Olup bitenleri seyretmeye başlıyorsunuz meraklı gözlerle.
Füze kalkanı mevzusunun bir romanda ilk defa konu edilmesi, baykuş ve gözlerinin benzetildiği şeyler, kitabın en ilginç taraflarından biri. İran devletinin öngörüsüzlüğü ve bu sebepten başına gelenlerin yer aldığı kısımları da atlamamak lazım. Bir başka dikkatimi çeken olay talihsiz bir gencin yaşadıklarıydı. Bu kısımları okurken nerdeyse gözümün birini kapatmak istedim . Hani bir film seyrederken korktuğunuz yahut canınızı acıtan bir sahne gelir gözünüzün önüne ve bakmak istemezsiniz ama meraktan da izlemek istersiniz. İşte öyle bir durumdu bendeki.
Eğer siz de ülkelerin birbirleriyle gizli kapaklı yahut alenen yapılan temaslarına, soğuk-sıcak mücadelelerine merak saran biriyseniz ve hayal gücünüzün sınırlarını farklı bir konuda zorlamak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.