Nermin isimli bir karakterimiz var. Beyaz yaka, reklamcı, çocuk değil kariyer yapan, kendi düzeninde kendi kendine yaşayan bir ablamız. Bir arkadaşı "evliliğini kurtarmak için" eşiyle tatile çıkarken 5 yaşındaki kızını Nermin'e emanet etmek istiyor. Nermin ne kadar istemese de mecburen tamam diyor ve bu 5 günlük emanetçiliği okuyoruz Nermin'in gözünden. Tuğde isimli kızımız o yaştaki bütün veletler gibi biraz şımarık, biraz bilmiş, bıcır bıcır bir sinir bozuculuğu var. Kız çocuklarının o dönemini bilirsiniz, dünya kendi etraflarında dönüyor zannederler ve her şeyi kendi keyiflerinin istediği şekilde olmasını isterler ya, işte onun bir versiyonu. Nermin bir yandan çocuğu boğup bir kenara atmamak için çaba sarf ederken diğer yandan çocuğun bazı özellikleri üzerinden geçmişinden kadınları ve onların özelliklerini anlatıyor okura. Bu sene okuduğum en iyi kitaplar sıralamasına kafadan ilk üçe koyarım. Kesinlikle ıskalanmaması gerekiyor.