Kitabın önsözünde de bahsedildiği gibi, bu eser, başta gençliğimiz olmak üzere, halkımızı güzelim örf ve adetlerinden, manevi değerlerinden, asil karakterinden uzaklaştırmak isteyen yayınlara karşı bir panzehir olarak görülebilir.
Alperen, bize, insanları sevmenin, misli görülmemiş hazineler bahşettiğini hatırlatıyor.
Alperen bize ayrılıkları, bölücülükleri yıktırdı. İnsanlar arasında inanç ve sevgiden başka üstünlük olmadığını öğretti.
Tarihimizi Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet bölüp birbirine vuruşturanlara karşı Alperen, elimizden tutup, onların aynı millet destanında eşsiz bağlar bulunduğunu anlattı bize.
Bir milleti soykırımla yok eden zalim düşmanlar tarihte çok görülmüştür. Fakat bir milletin iman, irfan ve şerefini yontup, budayıp onu cesaretsiz,kahramansız, örneksiz bırakabilen iç düşmünlık 20. asır dünyasında (21. asrın şu ana kadarki süresi de dahil) yalnız Türkiye'de olmuştur.
Kahramanlar zaten kendi zamanlarından fazla, gelecek çağlar için yaşarlar. Önümüze Alperenler geçmediği zamanlar, Türk tarihinin ziyan çağlarıdır.
Yüz yıla yakın bir zamandır, bizi ayakta tutan neyimiz varsa yıkmışız. Kurtuluşumuzu can düşmanlarımızdan talep edecek derecede bir buhranın içine düşmüşüz.
Kendi kişiliğini teşkil eden iman ve irfanına haçlı savaşı açan tek millet biz olduk dünyada. Halbuki bu bayalığa hiç de layık değildik. Bu kitap anlayabilen beyinlere çok şeyler sunuyor. Mutlaka okunması gereken bir eser.