I. Dünya Savaşı (standart Avrupa BirliÄŸi anlatısı diye adlandırabileceÄŸimiz yaklaşımla) barış içinde yaÅŸamayı çoktan öğrenmiÅŸ Avrupa ulusları arasında bir tür anlamsız iç savaÅŸ olarak deÄŸil, daha ziyade yeryüzündeki son büyükÂ
Ä°slam devletini; Osmanlı Devleti’ni yıkmaya dönük kasıtlı bir kumpas olarak görünür. Bunda belli bir gerçeklikÂ
payı olduÄŸunu kavramak için daha çılgınca komplo teorilerine itibar etmeye gerek yok. Türklerin 1911-1913’teÂ
dövüştüğü Ä°talyan (Trablusgarp) ve Balkan SavaÅŸları sonuçta büyük devletlerin zaten Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nuÂ
parçalamak için dövüşen daha küçük devletlere katıldığı 1914’teki dünya savaşının bir tür peÅŸrevi deÄŸil de neydi? Küresel çatışmayı Ä°talyanların 1911’de Osmanlı Libya’sını istilası ile Türk bağımsızlığını nihayet tanıyan 1923Â
Lozan AntlaÅŸması arasındaki bir paranteze alan bir bakış açısıyla, I. Dünya Savaşı çok rahatlıkla ‘Osmanlı VerasetÂ
Savaşı’ olarak adlandırılabilir.