Ali Åžeriati'nin insani yönünü anlamak için, onun yaÅŸadığı zaman ve mekânın tabiatı ve âdetleri anlaşılmalıdır.Â
Onun içinde yaÅŸadığı toplumda mertlik, haysiyet ve fedakârlık faziletti. Haysiyet uÄŸrunda yapılan fedakârlık ise acı getirir. Acı ve özleyiÅŸin verdiÄŸi zevk, hayatın motoru hâline gelir. Bu toplumda deÄŸerli insanlar; bir acısı olan, onunla yaÅŸayan ve hiçbir zaman bunu açığa vurmayanlardır. Ä°nsanı insan yapan, içte ve dıştaki yara izleridir. Zevk ve eÄŸlence düşkünü kaygısızlar, olgunlaÅŸması gereken çocuklardır. Bu gelenekte romantik gençlerin âşık olma gayesi aÅŸklarını tamamına erdirmek deÄŸil, özlem ve acıyı baÄŸrına basmaktır. Platonik aÅŸk DoÄŸu'da böyle anlaşılmaktadır. Acıdan gelen yaratıcılık ve orijinallik, Åžeriati gibi gençlerin ürettiÄŸi ÅŸiirlere, nesirlere ve eskizlere dökülür. Åžeriati'nin romantik, siyasi ya da intihara dair olsun, ÅŸiiri bir acının hikâyesini anlatıyordu. Duygusal aÅŸk hikâyelerinin ve hayalinde söylediÄŸi mutasavvıfların vecitli sözlerinin hepsi de özlemi ve vuslatın olmadığı metafizik aÅŸkın kalbi yakan hissini anlatıyordu. Uygulayıcı, aydın ya da vaiz olsun, her türden devrimcilerin hepsi ütopya âşığıdır ve hepsi de metafizik bir düzeyde dünyevi bir âşığın belirtilerini gösterir. Åžeriati'nin bir dava uÄŸrunda ölmeyi arzu edenÂ
Marksist devrimcilerin bile ideal bir davaya ait en değerli varlıklarını feda etmeye hazır metafizik idealistler olduğunu düşünmesinin sebebi de budur.