Şöyle bir bakın etrafınıza: İnsan ilişkilerinde bir kirlenme, ruh dünyamıza sinmiş bir çirkinleşme yok mu? Hayatın pek çok alanında, güzelliğin izini sürmek dururken, çirkinliğe mağlup olmuyor muyuz? Dikkatlerimizi güzel olanı seçip ayıklamak yerine çirkin olanı teşhire yöneltmiyor muyuz? Çirkinliği konuşmaya ve yaşamaya ayırdığımız saatler arasında, güzellikle dolu anların bir hükmü, sahiçiliği ve heyecanı kaldı mı?
İnanmak güzelliği görmeyi, güzellikle hemhal olmayı mümkün kılmıyorsa, ortada önemli bir sorun var demektir. İnandığını söyleyen insanlar hala Tanrı'nın sözlerini işitme kıtlığı çekiyorlarsa, bu sorunu iyi teşhis etmek gerekir.
Aslolan güzelliktir ve kainatı temaşa eden kişi şerrin hayra, çirkinliğin de güzelliğe inkılab edebileceğini fark eder. Ki, insana verilen görev, bozulmuş olanı onarmak, yıkılmış olanı yerine koymaktır.
Ve işte bunun için, insanın kendine iyi bak'ması geriyor..