Divanlar; dilimizin, edebiyatımızın, zevkimizin, zarafetimizin, fikir ve gönlümüzün dışavurumunda, taşınmasında, aktarılmasında takdiri güç bir önemi haizdirler. Şairlerimiz dîvânlarında zihin ve gönül dünyalarını ifade ederken dilin zenginliklerini alabildiğine kullanmış, dili derinleştirerek fikrimize derinlik katmışlardır. Zaman zaman bu şiirlerde kendi iç dünyamızın yansımasını buluruz, bazen ruhumuza işleyen dokunaklı tasvirler yakalarız, bazen ufkumuzu genişleten açılımlara rastlarız. Bazen de şaire has, onun öznel âlemine ilişkin ifadeler çıkar karşımıza. Öyle ki bunlar şairin iç dünyasını, yaşadığı ortamı, ait olduğu mezhep ve meşrebin etkilerini yansıtan, her zaman anlayamadığımız, bazen ise kabul edemediğimiz anlamlardır. Bu anlamlar, divanın ve şairin bütünlüğünün bir parçasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, dîvân klasiklerini yayımlarken bu bütünlüğü zedelemeksizin, esere halel getirmeksizin yayımlamayı, şaire ve esere karşı edebin gereği addetmektedir. Eserde serdedilen görüşler şairin kendine aittir. Başkanlığın sorumluluğu, bu büyük mirası olduğu gibi aktarmaktır.