2010’un baharıydı… Necip Fazıl’ın ölüm yıldönümü… Rasim Özdenören, bu vesileyle bir konuşma yapmak üzere Malatya’ya gelmişti. Birkaç arkadaşla birlikte Elazığ-Malatya sınırında, Karakaya Baraj gölü üzerine kurulan Kömürhan Köprüsüne gezmeye gittik…
Sohbet ettik, yemek yedik, çay içtik… Dönmek üzere arabalarımıza doğru yürürken Rasim Özdenören:
- Adil, hikâyelerinin tadı damağımızda kaldı. Niçin yazmıyorsun, dedi.
Ben gülümseyerek:
- Hüseyin Karatay da: “Bırak diğer yazıları; hikâye yaz!” diyor, dedim. Bunun üzerine Karatay, bana baktı:
- Bak, Rasim Özdenören de böyle diyorsa, ben haklıyım. Hikâye yazmalısın, dedi.
Bazı dergilerin yayın koordinatörleri de zaman zaman: “Hocam, Dergimizin okuyucuları sizden hikâye yazmanızı istiyorlar.” diyordu.
Hikâye yazdık… Sık olmasa da, ihmal etmedik hikâye yazmayı. Sonra dergilerde yayınlanan hikâyeleri kitaplaştırdık. Sizin de severek okuyacağınızı umuyoruz.