Bu derleme, estetik ile siyaset, sanat ile hayat arasındaki sınırları
bulanıklaştıran teorik ve pratik çabalara katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Sanatın profesyonelleşmiş ve özelleştirilmiş bir alana hapsolmasını,
yaratıcılığın kültür endüstrileri tarafından tanımlanmasını reddeden
tartışmalar açmayı hedefliyor. Sanatın ve estetiğin, devrimci toplumsal
dönüşüm tahayyülleriyle arasındaki organik bağı görünür kılmaya
çalışıyor. Bu doğrultuda, dada, sürrealizm ve sitüasyonizm gibi radikal
avangard hareketlerden 1990’larda başlayan küresel antikapitalist
harekete; Filistin’den Tahrir’e; Paris Sinemateki’nden Emek
Sineması’na; Tekel Direnişi’nden Gezi Parkı’na ve Özgür Kazova’ya
uzanan mücadeleleri odağına alıyor.
1830 ve 1848 devrimleri sonrasında sanatçının ve sanatın toplumsal
rolünü, dönemin devrimci kalkışmaları, ayaklanmalar, ütopik sosyalistkomünist akımlar ve Komün olmadan anlayabilir miyiz? Sürrealizmi, o dönemin anarşist ve Troçkist akımlarından ayrı düşünebilir miyiz?
Savaş sonrası Berlin Dada’sını, Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve
Spartakusbund’u hesaba katmadan açıklayabilir miyiz? Sitüasyonist
Enternasyonal’i, yükselen komünist, anarşist hareketlerden ve 60’ların
radikalizminden bağımsız ele alabilir miyiz? Ve nihayet, çağdaş
sanattaki “politik dönüş” tartışmalarını, neoliberal küreselleşmeye
karşı hareketlerle arasındaki bakışımı görmeden kavrayabilir miyiz?
Aylin Kuryel, Begüm Özden Fırat