Duyarlığım murcun ucunda, kolumun gücü, bileğimin olanca hüneri çekicin sapında vuruyorum. Güneş mermer kristallerinde gözümü alıyor. Berlin'de smok-alarm varmış, ısı eksi yirmi dereceymiş, aylardan şubatmış. Umurumda değil. Mermer hızarlarının akan su sesiyle karışık yeknesak, mekanik, uğultusu, mavi gökyüzü, beyaz bulutlar, güneyin insanı sarhoş eden sıcaklığı ve ben tok, tok, tok... Cerrara'dayım. Sık sık çocukluğumu, tarlanın ortasına yatıp güneşle seviştiğim günleri düşünüyorum. Alnımın ortasındaki, baygınlık veren, beni kendimden geçiren, sarhoş eden güneşle girdiğim bu tehlikeli oyunu çekici şehvetini hissediyorum. Akdenizli olduğumu ve oraya ait olduğumu düşünüyorum. Burnumda kekik, reyhan, murt kokuları ve Yayladağ tütüyor...