Doğal ve tarihi güzelliklerin iç içe geçtiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz, görkemli taş yapıları ile dikkatimizi çektiğinden bu bölgeleri "tarihin taşa yazıldığı topraklar" olarak nitelendirmek yanlış olmasa gerek.
Kitabımızda Erzincan, Erzurum, Elazığ ve Malatya gibi eskiden başkent olan şehirlere yer verdikten sonra Kars'a gidip Ani Harabeleri'ni inceliyoruz. Ani'den başı karlı Ağrı Dağı'nı görerek İshak Paşa Sarayı'na ve oradan da Urartu eserlerinin yer aldığı Van'a iniyoruz. Van Gölü içindeki Akdamar Kilisesi'ne tekne ile ulaşıyor, buradan İslam dünyasında Belh ve Buhara ile beraber Kubbet-ül İslam denilen üç şehirden biri olan ve Selçuklu mezar taşları ve görkemli kümbetleri ile ünlü Ahlat'a varıyoruz.
Bundan sonra gezimizin durak noktası yakında sular altında kalacak olan Hasankeyf oluyor. Surları ile ünlü Diyarbakır'da gezindikten sonra Güneydoğu'nun gizemli şehri Mardin dantel dantel işlenmiş evleri ile karşımıza çıkıyor.
Mardin'den peygamberler şehri olarak anılan Urfa'ya yönelip, tipik evleri ile Harran'ı gördükten sonra Gaziantep'e geliyoruz. Gaziantep Müzesi'nde sergilenen Zeugma Mozaikleri'ni inceleyerek son durağımız olan Adıyaman-Nemrud Milli Parkı'na yöneliyoruz. Burada dünyanın sekizinci harikası olabilecek devasa heykelleri görüp, güneşin doğuşunu ve batışını seyrederek kitabımızı noktalıyoruz.