“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” der Efesli ünlü filozof Herakleitos…Değişim küresel manada son birkaç yıldan bu yana belki ’de hiç olmadığı kadar hızlı gelişen bir süreç halini aldı. COVID-19 pandemi dönemi ile başlayan tarihte belki de hiç olmadığı kadar baş döndürücü değişim rüzgârı hayatımızın her alanında kendini hissettirdi ve halen de hissettirmekte. Elbette bu değişim sadece mikro ölçekli sınırlı kalmayarak devletleri, kurumları ve uluslararası ilişkileri ’de derinden etkiledi.
Belki ’de bu değişimin en büyük nasibimi yaşlı kıta Avrupa aldı desek abartmış olmayız. İki Dünya Savaşın ve Soğuk Savaş’ın merkezi olan yaşlı kıta Avrupa büyük bedeller ödeyerek deneyimlediklerinden yola çıkarak oluşturdukları İdeal Demokrasi ve Ebedi Barış’ın idealistliği bu hızlı değişim türbülansında önemli bir teste tabi olduğunu ve büyük aşınma yaşamaya başladığını şahit oluyoruz. Dünya COVID-19 sonrası hasar tespitini yapmaya çalışırken birden başta Avrupa ve dünya Ukrayna – Rusya krizi ile karşı gelerek öngörülemez bir krizin daha ortasında buldu. Bu kriz ile beraberinde birçok sorunları ’da tetiklemiş oldu. Başta güvenlik, enerji ve gıda krizleri başta olmak üzere art arda bir sorunlar yumağına dönüşmüş oldu. Peki başta Avrupa bu değişimle nasıl baş edecek? İster değişim ister kriz diyelim sorunun çözümü “Öğrenme Çevikliği” kavramından geçmektedir. Peki nedir bu “Öğrenme Çevikliği” kavramı?
- Bilmediğin durumlarda ne yapılması gerektiğini konusunda gerektiğini bilmek,
- Geçmiş deneyimlerden ders çıkarmak,
- Söz konusu karşılaşılan yeni ve zorlayıcı durumlarda yeni bilgiyi hızlı bir şekilde öğrenip kullanma isteğine ve becerisine sahip olmaktır.
EURO Politika dergisi olarak mevuttaki en güncel krizlerden birisi olan enerji krizini son sayımızın dosya konusu olarak belirleyerek sorunun temel kaynaklarını incelemek adına masaya yatırdık. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz “Öğrenme Çevikliği” kavramına Avrupa’nın (AB) sahip olup olamadığını değerli akademisyen ve akademisyen adayı yetkin yazarlarımızın kaleme aldıkları analizlerinin satır aralarında göstermeye çalıştık. Genel kanaatimiz geçmişten alınan derslerden yola çıkarak oluşturulan ekonomik ve siyasi birlik olan AB’nin karşı karşıya kaldığı yeni ve zorlayıcı durumlar karşısında kullanma isteği ve becerisine sahip olduğudur. Zira AB derinleşen her krizi kısa vadede olamasa da fırsata çevirerek sonunda genişleyerek rüştünü ispatlayacaktır.