E-Dergi

Merhaba..
Kitabı okurken hem tarihsel bilgi hem de çözümleme gücünü çok ama çok iyi göreceksiniz.
Daha önceden 'Irak Savaşı'nın Perde Arkası(yordam kitap)' okuduysanız, tamamlayıcı olur derim..
Ve şimdiye ışık tutucu olması en büyük yanı kitabın!
Orta Doğu - Avrupa - Amerika - Uzak Doğu ülkeleri ve nihayetinde 'Bir Dünya' içinde cereyan eden olayları, maddeci bir tarih gözleminin eklemlenmesi ise kitabın tadını ayrı bir derecede arttırıyor..

Merhaba...
Öncelikle kitabın içeriğini özetleyecek bir-iki kelime söyleyeyim: Birinci olarak, kitap tamamen 'Gerçek' - 'Gerçek Dışı' Yanılsamaların Dönüşsel açıdan pratiğini içeriyor. Yani Kendimizde bulduğumuz ve Toplumda bulduğumuzun pratiksel boyutları.
ikincisi olarak, felsefi gözlemlerin Bireyden başlayarak anlam kazandığı 'ideolojiler Alanını (Metin Çulhaoğlu'nun tabidir)' adım adım genişleterek nihayetinde 'Dış Dünya' ile iletişim kuruyor, teori yolu ile.
Yani yazarında dediği gibi, 'Kimse Felsefe Yapmıyor!' Evet, zaten bu kitaba dair bir makale okuduktan sonra kitabı okumaya koyuldum ve çevremdekilere de okutmaya çalıştım. Tartıştırarak tabi ki de!
Önerme sebebim ise; kitapta karşılaşmayacağınız bir çok nokta var! Böyle okumanız umuduyla...

Merhaba..
Öncelikle kitabın yazarı Terry Eagleton'un gerçektende iyi bir işe imza attığını dile getirmeden edemeyeceğim.
Günümüz Marksistlerinin Marx'ı anlama-yorumlama ve nihayetinde çözümleme biçimleri artık daha bir teorinin ve diyalektiğin damıtılmasından geçiyor.
Terry Eagleton'da bunu iyi yapanlardan biri. Neden mi iyi yapıyor? Çünkü Marx'ı okurken sıkıntı çekenler için iyi bir başlama kılavuzu denilebilir aslında. Her ne kadar kitap Marx'ın gelişim süresinde olan argümanlarını anlatıorsa da; Marx'ı okumakta zorluk çekenler için okumakta daha fazla vuku bulacak bir kitap.
Nasıl ki deriz ya; günümüz toplumlarında ve üretim ilişkilerinde Devrimci durumların yaratılması için oradaki Sınıf Karışıklığını ve Savaşını anlamak gerekir ve daha sonra Proleter sıfatını yapıştırmak doğru olur. İşte bu kitapta tam da bunu yapmış; Marx'ı önce basit dille eleştiren 'Sofuca Dİlekçilerin' Marx'ı aslında eleştirmenin daha fazla yönünün olduğunu anlaması! Yani Terry Eagleton bir bakıma; Marx'ı daha fazla eleştirin diyor! Zaten de Marx'ın kendisi de bunu böyle yaparak Kapitalizmin İşleyişini ve Yasalarını bulmadı mı? İşte bu yasaları bulurken 'Eleştirinin Eleştirisine Katkı' dedi. İşte tam da bunlardan dolayı 'Özne' eleştirel davranmalıdır ki; eleştirinin kritiğini yapma şansı olsun.
Şu anda bu eleştiriler 'Argo-Küfür (Örn: kafir-dinsiz-allahsız gomünist-vs. denilmekte Türkiye'de) olarak vuku buluyor ama köy kahvelerinden tutun da kentteki bireye kadar tüm insanlar artık 'Cari Açık-Kar-Zarar-Gericilik-Amerikancılık-Bağımlılık-Yandaşlık-Cemaatçilik-vs.vs.vs. gibi konuları sorguluyor. Yani demek istiyorum ki; Bireyin gelişimini Kapitalist barbarlık hiçte olsa gelişimine katkı sağlıyor. İşte Marksistlerin buradan Birey üzerinden çıakracağı sonuçlar ie; Diyalektik akıl ile çözümlemelerdir.
Sorabilirsiniz Marx Toplum Bilimci idi ama SEN bireyden bahsediyorsun; İşte Marksizm tabu sahibi olmayan bir ideolojidir ve 19. yy'da bulunan bir ideoloji değildir. Sınıf kavgaları olduğunundan beri bu ideoloji zaten bir ilerleme halindeydi. Marx sadece bunun teorisini pratik hayatta karşılığını çözümledi ve Burjuvazinin kazanımlarını tarihte eleştirel bir ağızla Proleteryanın kavramsal değerlerini öne çıkardı...
Bir Marksist olarak zaman Marx'ı eleştirme zamanıdır diyorum.
İsminden dahi korkulan bir Toplum Bilimci.
Tüm ideolojilerin korktuğu tek simge: Karl Marx'ın adının geçmesi!!!

AB'nin Ekonomik-Politik alanında sönümlenme ve üretimsiz bir dönemden geçiyoruz.
Bunun başlıca nedenleri; İşçi Sınıfının Avrupa'da Sönük kalması ve bunu Marksistlere hissettirmesi.
Bence Bu yapıt daha çok Marx'ın Avrupa Merkezci olmadığının kanıtıdır.
Ama bir şey eklemek gerekir; her ne kadar Marx Avrupa Merkezci olmasa da, dünyanın neresinde Devrim olursa olsun; Avrupa'da olmayacak bir Proleter Devrim dünyada ki diğer yerlerdeki Devrimlerin uzun süreliliğini göstermez. Örnek: Arap Baharı! (Kim tarafından Bahar ise artık?)
Kitabı Diyalektik akıl ile okuduğumuzda ne kadar da eksik yanımız olduğunu çok iyi göreceğiz. Çünkü başta da dediğim gibi; Avrupa İşçisi Tarihleri yaşadı (Yani Burjuvazi dönemleri), bundan sonra ki Tarihsel Materyalist açısı nihai hedef olan Sosyalizme evrilecektir...
Umutla Kalın...

Bu kitabın günümüz şartlarındaki güncelliğini hala yitirmediği ortadadır...