Toplam yorum: 3.121.529
Bu ayki yorum: 2.973
E-Dergi
Ayhan Ersoy Tarafından Yapılan Yorumlar
Rüya görürken rüyada olduğumuzun farkına varsak öyle bir âlemde bulunmanın gerçekte olamadığımız yönlerimizin de etkisiyle, heyecan ve merakla her şeyi inceleyerek keşfetme duygusuyla dolduran, kardeşlik bağının kopmazlığı ile hayatiyetinin beslediği öz güven ve cesaretle yapılan atılımlara tanıklık ettirirken kötülüğün yapay zaferlerine karşı umut aşılayan, ölüm gibi kederli anların bulutlarını masalsı dünyalara uzanan macera ruhuyla dağıtan ve tüm bu sıcacık duygusal akışların bir soğuk İskandinav ülke yazarının kaleminden okumaya hayran bıraktıran sevgi dolu bir eserdir.
Manzarayı izlemek için uğrayan şehirli kadının köy yaşamını sıkıcı ve yavan bulmasını aptallık addeden dedenin bu düşünceye anlam verememesinde düğümleniyor kitabın ana fikri. Kentsel ile kırsal hayatların oradakiler için makul, çekilir ve eğlenceli olduğu muhakkak, ancak ikisinden hangisinin insan tabiatına uygun ve elzem olduğu bolca sorgulanmalıdır. Çocuklara yine çocuk gözüyle gerçekler anlatıldığındaki etkinin derinlik ve kalıcılığı tartışılmazdır. Serinin üçüncü ve son kitabı görseldekinin aksine 'Şamatalı Köy'de Eğlence'dir.
Maceralar kaldığı yerden tam gaz devam ediyor. Öyle çok ayrıntılı anlatılıyor ki çocukluğumuza dair ne çok detayı unuttuğumuzun farkına varıp tekrar tekrar neşeyle yad ediyoruz. Umutların daima diri tutulabilmesi sönmeyen çocuk ruhunun ateşine bağlıdır; üstelik kitaptaki kahramanlarımız her şeye rağmen sevecen, merhametli, yardımsever, iyilikle dolu kalplere sahip olunca umut ormanı daha da yeşile bürünüyor. Bu arada serinin ikinci kitabı görseldeki değil, 'Şamatalı Köy'de Neler Oluyor?'dur.
Yan yana üç evden oluşan bir köy, üç aile ve çocukları, bir de dede var yaşlı olarak. Okurken anlatıcı çocuğun ruhuna öyle bürünülüyor ki sanki tüm anlatılanlar bizim başımızdan geçmiş gibi hissediliyor. Dünyanın neresinde olunursa olunsun özellikle çocuk ruhu hep aynıdır, tek arzusu doğal ve özgür bir ortamda hayatı tabiatına uygun olarak tadıp yaşama sevincini hiç kaybetmemektir. Bu durumda bindiği dalı kesip içtiği suyu pisleten yine insanın kendisidir gerçeği tokat gibi yüzümüze çarpılıyor.
Kısa ve öz masala hayatın acı tatlı yönleri dozunda serpiştirilmiş. Yaşamın gerçekleri çocuklara ne kadar erken ve yerinde aktarılabilirse o denli ayakları yere basan, hayaller ve realite sınırları belirgin ve sağlıklı nesillere vücut verilmiş olur. Ruhsal bağışıklığımızın erken yaşlardan itibaren her türlü olumsuz, istenmeyen etkilere aşina kılınıp mücadele dürtüsüyle donatılması noktasında çocuk edebiyatının bu tarz örnekleri faydalı birer araçtır.