E-Dergi

Miranda ve Caliban. İki farklı dünya, iki farklı ruh. Sanat, saplantı, zeka, cehalet.. Kitabın dili basit. Kolay okunuyor. Ben beğendim.

Kinyas ve Kayra..Her şey var hiçbir şey yok. Kitabı yazan kalemin, bu dünyada sadece yirmiüç yıllık bir geçmişi varken nasıl böylesi karakterlere hayat verebildiğini ve bu karakterlerin aykırı dünyalarının girdaplarına nasıl bu derece derinlemesine inebildiğini hayretle gördüm. Kelimelerin, cümlelerin sarsıcı şiddeti bu kadar genç bir yürek için ağır değil mi dedim kendi kendime. Hakan Günday neler yaşadın sen dedim. Ya da neler okudun ki bana bunları okutuyorsun?

Edebiyat, felsefe, siyaset, sosyalizm, bireycilik gibi araya sıkıştırılmış kavramlarla düşünce yetiniz hareketlenirken, alt sınıfa mensup Martin Eden'in bir burjuva kızına duyduğu aşkla başlayan yazar olma serüvenini ve sınıf atlama hevesini yer yer içiniz burkularak ve bu uğurda harcanan azme hayran olarak dağılarak okuyorsunuz. Burjuvazinin ikiyüzlü, sığ, çıkarcı yüzünü tam dozunda bir gerçeklikle gözler önüne seriyor London..

Diğer kitapları kadar merak uyandırıcı olmasa da konu bakımından ilgi uyandırıcı.

Stefan Zweig yarattığı karakterleri öyle sade ve yalın bir dille anlatıyor ki, okuyucu kendi kafasında aynı psikolojiyi kendi hayal gücünü de katarak yaşayabiliyor. Satranç inanılmaz bir psikolojik roman. Bittiğinde üzerinde düşündüklerinizi, bu kadar kısa bir kitabın yapabildiğine hayret ediyorsunuz.