E-Dergi

Yersiz bir yaşam ancak ruhsuz değil.Yaşamı yeniden kurmak. Yılmadan yeniden yeniden.Dışlanmış etnik kimlik, dışlanmış dini kimlik ve dışlanmış bir hastalık ile hayatı devam ettirebilmek. Bana kalırsa Halil romanda önemli üç evre geçiriyor.Birincisi “bilge” Frau Basler ile tanışması ki bu tanışmada Halil kadın ruhunu tanıyor.Halil’in ağzından:Bir kadın her zaman iddialıdır. Frau Basler sayesinde hayata dair bir derinlik yaşıyor.İkincisi yaşamın ta kendisi gibi duran Fevzi ile tanışması Fevzi Halil'e yaşamdan suni teneffüs verir gibi.Fevzinin kıvrak zekası ve espri gücü Halil’in ve okuyucunun ruhuna tabiri caizse kolonya serpiştiriyor. Üçüncüsüde kitaplarla tanışması.Kitaplar halil'in ruhuna nakışlar atıyor.
Romanda doksanlı yılların Türkiye siyasi atmosfer çok iyi yansıtılmış.Karakterlerin siyaset üzerine sohbetleri okuyucuyuda tartışmaya çekecek kadar ilgi çekici ve hararetli.Özellikle romadaki karakterlerden Mulla ile yapılan tartışma ve sohbetler çok güzel ve zihin açıcı.

Kitapta ; Rüyaların sebepleri, bireyin ilk anılarının önemi,genç yaşlarda oluşturulan yaşam uslubu, çocuğun ebeveynleri ile ilişkisinde yaşadığı sorunlar işlenmiş. Adler her bireyin toplumunun bir parçası olduğu ve normal insanın toplumla uyum sağlayan birey olduğu üzerinde duruyor. Zayıf hayvanlar birlikte yaşayarak daha kuvvetli olmaktadırlar; tıpkı insanlar gibi.
Kitabın merkezinde aşağılık kompleksi yer alıyor. Birey aşağılık kompleksini yenmek için savunma mekanizması olarak üstünlük kompleksini kullanmaktadır. Baston yutmuş gibi yürüyen insanlar genelde üstünlük kompleksine tutulmuş insanlardır ve Adler'e göre hayatlarının bir döneminde mutlaka yoğun bir aşağılık duygusu yaşamışlardır. Adler kitabını hastalarından verdiği örneklerle daha ilgi çekici kılmış. Bireysel psikolojiye giriş için çok iyi bir kitap.

Kitabı altını çize çize büyük bir keyifle okudum. Çocukluğun hesapsız yaşanan ve hırsızların çalamayacağı servetlere sahip olunan dünyasından aklın egemen olduğu yetişkinliğe geçiş İsmail Pelit'i kendine yabancılaştırıyor. Bir tutunamayan olan İsmail Pelit intihar ederek kendini var etmeye çalışıyor. Yanında taşıdığı arsenik şişesi benliğinin sınırlarını hissettiriyor. Mutsuzluklarının bir köpek metaforuyla kendine eşlik ettiği İsmail Peliti mezarında köpekler ve Allah yolcu ediyor...
Düşünce akışını hızlandıran anlamların dünyasından hisler dünyasına geçiren bir kitap .
Oğuz Atay'ın sorduğu güzel bir soruyu yıllar sonra başka bir yazarın satır aralarında hissettim . Ben buradayım ey okur sen neredesin ! İsmail Pelit Selim Işıktan sonra gördüğüm en sıkı tutunamayan !

Engin Geçtan kendi alanınıda iyi araştırmalar yapmış bir psikiyatrist olmasının yanı sıra çok iyi bir gözlemci ve çok güçlü bir belleğe sahip . Dünyada okunacak daha büyük psikiyatristler olabilir ancak Engin Geçtan'ı çok değerli kılan bizden olması ve toplumumuzla ilgili müthiş tecrübelere sahip olması. Kitapta bu tecrübeleri çok iyi hissedeceksiniz emin olun.

Kahveye gidin orda Süleyman efendi nedir bu evlilik deyin heralde aynı şeyleri anlatır size.