E-Dergi

Ali Şeriati'nin bir konuşmasının derlenip basılmış hali olan bu kitabı bence herkes okumalı. Kitabın en sevdiğim yanı Ali Şeriati'nin bahsetmiş olduğu konular (insanı insan yapan şey nedir sorusunu bir nevi yanıt olma özelliğine sahip) dışında çevirmen Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin eklemiş olduğu dipnotlar. Bu dipnotlar sayesinde aslında Şeriati'nin kullanmış olduğu ağır dili daha rahat bir şekilde anladım, ayrıca dipnotlar olmadan bir çok cümle kesinlikle okurun kafasında soru işareti bırakacaktır. Şeriati'nin konuşmasında yer verdiği başka eserlerden alıntılar da konuşmanın kendisi kadar anlamlılar.

Bu kitabı almamdaki en önemli sebep Hz. Fatıma'nın hayatının roman şeklinde anlatılmaması ve kısa olmasıydı. Kitabın anlatımının oldukça yalın olması okuru yazarın kaleminden ziyade içeriğe yoğunlaştırması bakımında oldukça iyi. Ayrıca her sayfanın altında kaynaklara yer verilmesi de çok güzel. Ancak kitabın sonlarında bazı hadisleri okurken kafamda soru işaretleri oluştu, acaba gerçekten böyle mi diye.. Özellikle Peygamber Efendimiz (sav) ile Necranlılar arasında geçen Mesih hakkındaki konuşmada peygamberimizin cevapları beni kaynağın gerçekliği ile ilgili şüpheye düşürdü. Bu nedenle yazarların diğer kitaplarını alıp almamaya güzel bir araştırmanın ardından karar vereceğim.

Cengiz Aytmatov'un daha önce hiçbir eserini okumayan biri olarak bu kitapta 5 farklı öyküsünü bir arada okumak benim için çok güzel bir fırsat oldu. Cengiz Aytmatov'un kitabını okumak istediğim her an karşılaştığım yorum yazarın kaleminin ağır ve eserlerinde betimlemelere sıkça yer verdiği için içeriğin sıkıcı olduğuydu ama okuduktan sonra kesinlikle öyle olmadığını gördüm. Tasvirlere yer vermesi öyküleri sıkıcı bir hale getirmemiş aksine daha da güzelleştirmiş ve içselleştirmiş. Okurken insan öyküdeki karakterlerin yerine geçiyor istemeden ve bu da kitabı unutulmaz yapıyor.
Aytmatov kitaptaki 5 öyküsünde de de savaşı konu almış, Benim ise kitapta en sevdiğim öykü Elveda Gülsarı ve Yüz Yüze oldu. Cemile her ne kadar bir çok kişiye göre en gerçek aşk hikayesi olarak görülse de diğer öykülerin yanında daha zayıf kaldı benim için.
Çeviri de gayet güzel olmuş ve okurken çeviri olduğunu anlamıyor insan.

Kesinlikle beklediğim gibi değildi, kitabı almadan önce o kadar güzel yorumlar okudum ki kitabın muhteşem olacağını düşündüm ama yanılmışım. Çok basit bir anlatımı vardı kitabın, acaba çeviriden mi kaynaklanıyor bu durum diye düşünsem de orijinali de ne kadar farklı olabilir ki ?. Ne yazık ki okuyalı çok uzun zaman olmamasına rağmen kitap ile ilgili ana fikri dışında pek bir şey hatırlamıyorum. Ama bir güzel yanı var ki o da yazımı basit olduğundan sanırım çok kısa bir sürede bitiriyorsunuz. Boş zamanlarda ya da kısa bir kahve molası sırasında okunabilecek bir kitap.

Uzun zamandır aldığıma pişman olduğum ilk kitap diyebilirim, benim için tam anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. Şiir desem değil, hikaye desem değil, yazarın değişik bir yazım tarzı var ve açıkçası bana hitap etmedi bu tarz. İçinde belki güzel şiirler de vardı ama bunun için kitabı almama gerek yokmuş, internette de okuyabilirmişim. Bir de içinin şiirden çok resim ile dolu olması iyi mi kötü mü hala karar vermiş değilim. Bu kitapta kesinlikle bir şeyler yanlış...