Toplam yorum: 3.074.803
Bu ayki yorum: 1.678

E-Dergi

Lostris Tarafından Yapılan Yorumlar

06.03.2017

Yine içerisine tanıdık, bildik insanlar kadar, adı sanını hiç duymadığımız mücadeleleriyle örnek olan insanlar da var. Yılmaz Özdil'in araştırarak inceleyerek yazdığı yazıları bir arada toplaması, gelecek nesillerimiz için Türkiye'de yaşadığımız traji-komik olaylar için iyi bir örnek
10.01.2017

12 Eylül sonrası, bir tarafta baskı rejimi, insan hakları ihlalleri; diğer tarafta idamlıklar, sokağa çıkma yasağı ihlalcileri, sağcılar, solcular... Hepsinin ortak buluşma yeri Selimiye...

80 Darbesi'nin bilinen hikayeleri, sopalar, işkenceler, acılar, umutsuzluklar. Çarpıtılan bir konuşması nedeniyle bunların arasında kalan Tarık Akan. Daha havaalanında tutuklanma anıyla birlikte insanoğlunun iyi ve kötü yanlarını gizlice öne seriyor kitap, kimi dostları yüzçeviriyor, kimileri destek oluyor.Yol Filminin çekim koşulları, sansürden geçiş sürecinden Cannes'da ödül almasına kadar ki sürece de değinmiş, ama atın öldürülme sahnesine . koyuyor yorum yapmıyorum.
Kitabın dili yalın fakat uslubu biraz zayıf. En beğendiğim yönü ise mütevaziliği. Gördüğü işkencelerden çok bahsetmiyor, daha çok durumu anlatmakla yetinmiş.
10.01.2017

Ağlasam mı, gülsem mi bilemedim. Filmini de beğenerek izlemiştim, şimdi anlıyorum ki soğuk ve duygusuzmuş film. 12 Eylül sonrasını bir çocuğun gözlerinden izlemek, dünyaya onun gözleri ile bakmak, hayatı onun soruları ile cevaplamak bambaşka... Mektupları ile özlemlerini, duygularını, umutlarını anlatıyor Barış... En çok da sadece iki kez gördüğü dört duvar dışındaki dünyanın nasıl bir yer olduğunu kavramaya çalışıyor. Baba ve özgürlük özlemini babasının peşine takılıp giden kuşla, dostluk özlemini iki koğuş arasındaki muhabbetle gidermeye çalışıyor, küçücük yüreğiyle avluda yakılan kitaplardan, çekilen sopalardan, adaletsizliklerden nasibini alıyor. Dili sade ve akıcı, ipincecik bir kitap bu kadar ağır olabilir mi?
10.01.2017

Etrafınız tele-ekranlarla sarılı, her hareketiniz, her mimiğiniz dikkatle izleniyor, her lafınız kayıt altında, düşünmek, araştırmak, geçmiş kurcalamak yasak, 'Parti'nin her sözü uygulamak zorunda olduğunuz bir emir; kimse kimseyi sevmediği, kimsenin kimseye güvenmediği, çocukların anne ve babalarını düşünce polislerine ihbar ettiği, duygusuz, ruhsuz, garip bir ortam... Geleceğin korku senaryosu mu yoksa günümüzdeki gelişmelere ışık tutan bir hikaye mi ayrıdına varmak güç. Çağını aşan bir çok eser var ama, 1984 bundan yüzlerce yıl sonra da çağının çok çok ötesinde olmaya devam edecektir.
29.11.2016

Ana karakterin farklılığı daha ilk cümlelerde öne çıkıyor. Her haliyle psikolojik sorunlu bir karakter portresi, açıkça okuyucuya sunulmuş.

Mehmet'le Olga arasındaki aşk da Olga ve Ludmilla arasındaki ilişki yetersiz kalmış, kitapta betimlenen "aşktan üstün", "karasevda" okuyucuya tam ulaşmıyor. Bir tat eksikliği var. Ya da ben uğruna savrulacak, acı çekilecek bir aşk tadı alamadım.

Yine de gerek alıntılar, gerek hikayeler, gerekse Kavabata, Marquez ve Türkali'den esintilerle dolu konuşma ve düşünce kısımları, güzel bir edebi söyleşi tadı bırakıyor damağınızda. Tabii araya ürün alınan reklamlarını saymazsak.

Dili sade, akıcı, sayfaları çevrirken ne kadar ilerlediğinizi fark etmiyorsunuz bile. Kısaca eksik bir kurgu, tam oturmamış bir hikaye ama olağanüstü bir dil.