Toplam yorum: 3.075.624
Bu ayki yorum: 2.500

E-Dergi

sisah Tarafından Yapılan Yorumlar

02.02.2006

bozkurtların ölümü.. koskoca bir devletin yıkılışı.. kitabın yazarını ve ideolojisini bir tarafa bırakırsak mükemmel bir tarih romanı.. bütün türkleri bir bayrak altında toplamış tek türk devleti olan göktürklerin dünya üzerinden silinişini akıcı bir uslupla okuduğumuz bir eser.. ama sadece devlet olarak.. ki türk insanın iliğine işlemiş olan töre; hemen her devirde ona devlet kurma yeteneği vermiştir.. bu devletin yıkılış nedenini çok daha sonraları bilge kağan vermiştir kitabesinde; çinin ipeği yumuşak sözü tatlı imiş... bunu anladıklarında ama artık bir devletlerini yitirmişlerdi.. ideolojik kaygılarına hiç dokunmadan eserin mükemmel olduğunu belirtmekte bir mahsur görmüyorum..
02.02.2006

devletimizin temellerini muhakemeye sokan eserin ikincisi.. ilki kadar mükemmel ve ilginç.. ilkinde devletin kurulduğu yılları aktaran yazar bu eserindede atatürk maskesi altında kimlerin neler yaptığını anlatıyor o nefis uslübuyla.. atatürkle günümüz atatürkçülerini ele alıyor.. çevresindeki dalkavuklar olmasa daha çok işler yapacağını belirten atatürk acaba bugün kendi adını kullanarak olmadık işler çevirenleri görse istiklal mahkemelerini tekrar kurarmıydı.. ve hıyanet-i vataniyyeden hepsi mahkum.. türkiye ancak o zaman kurtulabilir belki...
02.02.2006

koskoca bir devletin birkaç gafil ve muhteris devlet adamları elinde nasıl ufule sürüklendiğini,buna karşı elinden geleni yapan memleket evlatlarını ve bugün insan hakları ve adalet çığırtkanlığı yapan büyük(!) devletlerin gizli emellerini görüyoruz bu eserle.. ve bu devlet içinde kardeş olarak kabullenilen,devletin yüksek kademelerine kadar yükselen ve devletin bu zayıf anında nasıl nankörlükle karşılık veren insanların yada insancıkların nasıl milliyetçilik rüzgarına kapılıp bu devleti sırtından bıcakladığını.. ve devleti kurtarmak adına yola çıkan ama devletin batışını hızlandıran devlet adamlarını.. görüyoruz bunların hepsini ama bugün hiçte ibret almış bir halimiz yok.. batılı devletlerin türkiyeye bakışı değişmediği gibi bizim batıyı hâlâ kurtarıcı ve hayranlık duyulacak bir medeniyet olarak görmemizde değişmedi.. ve tarih hâlâ okullarda okutulan ve sıkıcı bir ders olmaktan kurtulamadı.. ki tarih sadece okul yıllarında öğrenilen bir kronolojik olaylar zinciri değil bugünkü devletimizin dersler çıkaracağı milletimizin hafızasıdır.. bu olayların sadece kitapların iki kapağı arasında sıkışıp kalan bilgiler değil devletluların okuyup dersler çıkaracağı olaylar olması en büyük temennimiz...
29.01.2006

bir gizli teşkilat mensubunun hayatından çıkarak türkiye cumhuriyeti tarihinin en çetrefilli döneminin tarihini aktarıyor bu eser.. devletlerin,gizli servislerin ve şahısların ilişkilerini gözler önüne seren bir eser.. eseri okuren hep şunu düşündüm; niye hiram abas... türkiyenin bir dönemini anlatırken niye hiram abasın hayatından yola çıkmışlardı yazarlar.. hiram abasın temsil ettiği bir kesim vardı.. ve bu kesim masonlarmıydı.. yada mhp.. ve kitap boyunca hiram abasın sürekli diğer gizli servislerle ilişkisi ve alman generalden etkilendiği vurgulanıyor.. bunlardan yola çıkarak hiram abasın alman istihbarat generalinden etkilendiği, mhp'yle ilişkisi olduğu böylece faşist bir yanının olduğu ve diğer servislerle ilişkisi olduğu yani faşistlerin yani mhp'lilerin devlete verdiği zararları ve hiram abasın silaha silahlı operasyonu sevmesiylede bu kesimin silahlı saldırılara meyilli olduğumu vurgulanmak istenmiş acaba... bu çetrefilli ilişkiyi anlamadım doğrusu.. belki soner yalçının diğer eserlerinde olduğu gibi mhp ve ülkücüleri zan altında bırakarak başka kesimleri göklere çıkarmasını okuduğumuz için bu esere önyargılımı yaklaştım bilemiyorum.. ve sürekli komplo teorileriyle örülmüş eserlerini okuya okuya bendemi bir komplo teorisi oluşturdum bilemiyorum.. ama eser bir dönem türkiye gerçekleini aktardığı için ilginç.. ancak tam objektif olmadığı için o kadarda mükemml değil..
26.01.2006

tarihinde kıyısında köşesinde kalmış ne varsa bulup çıkarmak onun işidir diyor iskender pala dursun gürlek için.. ve eserlerine baktığımızda gerçektende öyle olduğunu görüyoruz..buda diğerleri gibi tarih ve kültür değerlerimizin hiçe sayıldığı bir dönemde tarihten,kültürden ve edebiyattan bir demet güzellik sunan bir eser.. ama öyle klasik tarih kitapları gibi sıkıcı değil.. kısa bölümler halinde hazırlanmış anekdotlardan oluşuyor.. tarihimizde hep övündüğümüz şahısların o övündüğümüz yanlarını aktarıyor bizlere.. ve o kalın tarih ciltlerinde bulamayacağınız tarihin kıyısında köşesinde kalmış olayları anlatıyor iskender hocanın dediği gibi.. ve tam bir kültür sohbeti..