E-Dergi

Dilinin akıcı olduğunu düşünmüyorum. Yazar oldukça karmaşık bir kelime kurgusu kullanmış. Bu yazarın ilk okuduğum kitabı, ön yargıyla yaklaşmak istemiyorum ama divan edebiyatına meraklı olanların okumasını öneriyorum.

Yazarın daha önce Rumeli'nin Fethi isimli kitabını okumuştum. Yazar Osmanlıda ki kadın erkek münasebetlerini fazlasıyla batılı bir gözle irdeliyor. Rumeli'nin Fethinde Bizans prensesleri onların bayağı yaşantısı çok fazla dile getirilmişti. Bu kitapta da olaylara fazlasıyla Venedikli gözüyle bakıldığı kanaatindeyim. III.Murat ve III.Mehmet'in kitapta anlatıldığından daha dirayetli sultanlar olduklarını düşünüyorum. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim, yazar Osmanlı Tarihine oldukça hakim... Kitabın sonu birden bitiyormuş hissi veriyor, kitap biraz aceleyle bitirilmiş gibi.

Tarihi açıdan doyurucu bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Yazar samimi bir havada kelimelere vücud vermek istemiş ama bazı yerlerde üslup mahalle kahvelerindekine benziyor. İncelenen konular yüz yıldır merak uyandıran, ilgi çekici konular. Lakin bazı iddialar var ki bunlar hem ispat edilmesi zor hem de bugüne kadar çok dillendirilmemiş iddialar. Sonuçta gerçektir denilebilmesi için iddiaların ispatı gerekir, ayrıca bu kitapta yazılanlar yüzde yüz doğrudur şeklinde bir kanaatte yerinde olmayacaktır. Sonuçta yazar kendi zaviyesinden bakarak olayları değerlendirir.

Kısa fakat akılda kalıcı şekilde, billur gibi güzel bir Türkçeyle, her hikayenin başında hikayenin manasına ve ruhuna uygun, sizi sarmalayacak bir atmosfer oluşturularak giriş yapılmış. Özellikle gençler muhakkak okumalılar.

Kitabın konusu malum, Orhan Gazi dönemi Rumeli'nin fütuhatını anlatıyor. Ama fazlaca Bizans entrikası mevcut. Özelikle Bizanslı prenses ve etrafında ki olaylar yunan mitolojisini andırıyor. Bazı yerlerde sürükleyiciliği kayboluyor.