E-Dergi

Kitap tarihsel gerçeklere bağlı kalınarak yazılmış. Askeri harekatların bile okuyucuyu sıkmayacak ölçüde detayları verilmiş. Karakter seçimleri gayet başarılı, toplumun her kesiminden insan rol almış romanda. Soğuk ve kar o kadar başarılı anlatılmış ki kitabı okurken sizi bile bıktırıyor. Bazı yerlerde akışın yavaşladığını fark ettim. Oda tarihsel sürece bağlı kalınmak için mecbur kalınmış bir durum olarak göründü gözüme. Sarıkamış hakkında askeri operasyonların detaylarını okumuş birisi olarak bu eserin konuyla hiç bir bilgisi olmayanlara bile hatırı sayılır bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Kitabı kendimce iki bölümde değerlendiriyorum. İlk bölüm Emir'in Amerika'ya gidene kadar Afganistan da geçirdiği dönem. Bu bölüm tek kelimeyle soluksuz okunuyor, insanı hüzne de boğan bir bölüm. Belki şarklı milletler bu ilk bölümü çok daha seviyorlardır. Yokluk, yoksulluk, imkansızlık ne ararsanız var. Ama Emir ve Hasan arasında ki ilişki sizi alıp götürüyor. Aslında sanıyorum kitap Emir'in gözünden yazılmış ama Hasan olarak okunuyor dersem yanılmış olmam. İkinci bölümde gayet akıcı ama Pakistan'a döndükten sonra ki kısmı acaba farklı bir yazar mı yazdı dedim. Yaklaşım ve olayları ele alış tarzı çok farklı. Alel acele yazılmış bir havası vardı bu kısmın.

Hayatın içinden sıcacık bir öykü. Sonu filminde ki gibi bitmiyor. Açıkçası bu kitap için farklı bir son olabilir miydi diye hala düşündürüyor beni.

Okunması biraz zorda olsa çok enteresan bir kitap. Tasavvuf alanında hiç bir kitap okumayanların anlaması biraz zor olur kanısındayım.

Mustafa Kutlu'nun tüm kitaplarını beğeniyorum. Buda tavsiye edilir...