Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

kaşif Tarafından Yapılan Yorumlar

14.09.2005

"...Gittiler şehirlerde yaşamağa.Şehirlerde gecekondu sahibi olmağa...Kadını erkeği sadece para için nefes aldılar.Uykuları para oldu, sözleri sohbetleri para...Sevgileri bitip tükendi para uğruna.Kimisi tüpgaz patlamasına gitti, kimisini araba çiğnedi.Kimisi canına kıydı, kimisi elini kana buladı.Kadınlar para için yandılar tutuştular, çocuk sevgisi silindi içlerinden.Çocukları sokaklara saldılar.Ana olmak istemediler bir daha...Bebelerini kazıtıp kazıtıp küvete attılar.İçlerinin kanı hiç durmadı.Kağıt gibi sarardılar.El kapılarında durup yer sildiler, çöp döktüler, kömür taşıdılar.Memleketten çıkarken yüzleri gül elmasıydı soldu, buruştu.Çirkinleştiler.Daha otuzbeşine varmadan gıdasızlıktan dişleri döküldü.Saçları döküldü, deterjanlardan elleri el olmaktan çıktı.Ciğerlerine toz hastalığı girdi halı vurmaktan.Kimisi işi orospuluğa döktü.Önce çelinerek korkularla yaptı bu işi, sonra alıştı ayıbına.Böylece ev sahibi olundu..."

Göç Sonrası adlı hikayesinde böyle diyor Sevinç Çokum.Ve adeta köyden kente göçün fotoğrafını çekiyor.On değişik hikaye var bu kitapta.

Kitaba ismini veren "Rozalya Ana"'da yıllarca çile çekmiş, uzak diyarlara sürülmüş, malları mülkleri elinden alınmış ama direnmekten vazgeçmeyen, inadına yaşayan, tamgalı gök bayrağını evinin üstünde dalgalandıran Kırım Türkü'nü anlatıyor.

"Bir Ağacın Dilinden" adlı hikayede ise küçük bir fidanın ulu bir ağaç oluncaya kadar daha sonra da bir baston oluncaya kadar çevrede gelişen olayları, insanları anlatıyor.Osmanlı'nın son zamanlarından yirminci yüzyılın ikinci yarısına uzanan bir hikaye.

"Tavus Kuşunun Dönüşü" 'nde erkek çocuğunu kocasının yüzünden kaybettikten sonra üzerine kuma gelmesini kendi isteyen Zübeyde Nine'nin hikayesi.

"Asmalı Köyün Öğretmeni"'nde köy okuluna kütüphane kurulması için uğraşan, öğrencilerinin umutlanmasını sağlayan bir öğretmenin hikayesi.Ve ailesi yüzünden okuma aşkını kaybeden öğrencinin hikayesi.

Çok zamanınızı almayacak kolay okunabilecek bir eser...
12.09.2005

Merhaba!
Okuyacağınız kitap adından da anlaşılacağı gibi Çanakkale Savaşı'ndan bahsetmektedir.

Zamanın en seçkin öğrencileri olan Tıbbiyelilerin bile Çanakkale savaşına katılıp orada nasıl savaştığını öğrenmek istiyor musunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

Nusret mayın gemimizin o meşhur mayınlarını döşemesine sebep olan olayları öğrenmek istiyor musunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

Seyit Onbaşı'nın Destanı'nı mı öğrenmek istiyorsunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

Düşman siperlerine yaralı düşman askerini geri atan merhametli Türk askerini mi öğrenmek istiyorsunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

Saka Mıstık'ı, Kınalı Murat'ı ve diğer kahraman mehmetçikleri mi öğrenmek istiyorsunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

"Salla gitsin Çanakkale'de bu kadar ölünür." diyen müttefik askerlerini mi öğrenmek istiyorsunuz?
O zaman bu kitabı okuyun!

Kitabın bir kusuru üzerinde durmadan edemeyeceğim.Bence Albay Mustafa Kemale hakettiği değer verilmemiş.Bir yorumcu demişki Mustafa Kemal albay rütbesinde ve onun gibi yüzlerce subayımız var.Eğer ondan bahsedilse kitap tarafsız olmazmış.Yesinler senin tarafsızlığını!Albay rütbesinde yüzlerce subay varsa bahsedilen mehmetçiklerden yüzbinlerce var.O zaman o yorumcunun mantığına göre yine tarafsız yazılmış bir eser değil bu!Yine de Çanakkale ile ilgili bilgi içeren birçok eser var bu eser de onlar gibi okunması gereken güzel bir eser.Sizi bilmiyorum ama benim gözüm 542 sayfa içinde hep Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal'i aradı.İlgililerin dikkatine!


10.09.2005

Kitabın asıl anlattığı düşünce toprağın işlenmesidir.
Kitabın karakterlerinin özelliklerine baktığımızda onları herhangi bir çağda yaşamış olduğunu düşünebiliriz.Bütün karakterler basit, sağlıklı, sağlam ve kendilerine güvenen insanlardır.Toplumdan uzak yaşadıkları için ataerkil bir yaşam sürerler.Ancak telgraf ve hasat makinelerinden bahsettiği zaman Hamsun'u kendi çağından bahsettiğini ve modern yaşamın huzursuzlukları üzerinde durduğunu anlıyoruz.Hamsun'un anlattığı şey teknolojinin geçici olduğu sürekli olanın Isak ve Inger'ın dünyaları olduğudur.
Ayrıca kitabın üslubuna da bakmadan geçmeyelim.Aslında Hamsun, Isak ve Inger'ı anlatmıyor onlar gibiymiş gibi bir köylü ağzıyla konuşuyor.
10.09.2005

"...Hüsam şaşırdı:
-O kim?
Hasta doğrudan doğruya cevap vermeyerek devam etti:
-Bu sırrı yaşayacağım son güne kadar saklamaya karar vermiştim.Bugün artık ağırlığına dayanamamakta olduğum bu hayatı bırakmak üzere bulunduğum için işte onu sana söyleyeceğim, Hüsam!
Hastanın eli küçük yazıhanenin gözünü gösteriyordu:
-Orada bir kara defter bulacaksın.Bu güne kadar herşeyini pek iyi bildiğini sandığın kişinin esrarını bu defterde bulacaksın..."

Çok acıklı olan Vecdinin hikayesini Halid Ziya'nın bol tasvirli kaleminden okuyacaksınız.
Ama insan sormadan edemiyor.O güne kadar halasının kızını bir kardeş gibi gören Vecdi, halasının kendi kızını teklif etmesiyle nasıl aşık oluyor?İnsan nasıl başkalarının tesiri altında hiç düşünmediği, kardeş yerine koyduğu bir insana aşık olabiliyor?Bu kadar kolay mı yani?
09.09.2005

Kitabın yazarlarının bize neler düşündürmek istediklerine bir göz atalım:
1.Abdullah Çatlı her türlü karanlık işe girmiş, devlet tarafından kullanılmış bir kişidir.
2.Seksen öncesi olaylarında hep masum(!) solcular kışkırtılmış ve yok yere azılı(!) ülkücüler tarafından öldürülmüştür.Arada birkaç(!) ülkücü de ölmüştür.(Hiç kızmayın kitabın üslubundan benim anladığım bu!)
3.Dünyanın her yerinde yeraltı dünyasını o ülkenin gizli servisleri kullanır.Türkiye'de ise yarısını MİT yarısını Emniyet paylaşmıştır ve aralarında rekabet vardır.
4.Taban tabana zıt insanlar aralarında karanlık işler çevirip beraber olmaktan hiç çekinmezler.
5.Kitabın yazarları öyle korkusuzdurlar ki(!) tam 745 kişinin ismini hiç çekinmeden bu kitaba yazabilmişlerdir.
Tamamen sol bir bakış açısıyla yazılmış bir kitap olup yakın Türkiye tarihinde neler olduğunu öğrenmek için yine de okunmalıdır.Ama belgelere dayandırılarak kayıtlara geçmiş şeyler için birşey diyemem ama yazarlar bazı yerlerde görüşlerinden dolayı kendi yorumlarını katıp olaylara sağlıklı biçimde bakamıyorlar.