"...Gittiler şehirlerde yaşamağa.Şehirlerde gecekondu sahibi olmağa...Kadını erkeği sadece para için nefes aldılar.Uykuları para oldu, sözleri sohbetleri para...Sevgileri bitip tükendi para uğruna.Kimisi tüpgaz patlamasına gitti, kimisini araba çiğnedi.Kimisi canına kıydı, kimisi elini kana buladı.Kadınlar para için yandılar tutuştular, çocuk sevgisi silindi içlerinden.Çocukları sokaklara saldılar.Ana olmak istemediler bir daha...Bebelerini kazıtıp kazıtıp küvete attılar.İçlerinin kanı hiç durmadı.Kağıt gibi sarardılar.El kapılarında durup yer sildiler, çöp döktüler, kömür taşıdılar.Memleketten çıkarken yüzleri gül elmasıydı soldu, buruştu.Çirkinleştiler.Daha otuzbeşine varmadan gıdasızlıktan dişleri döküldü.Saçları döküldü, deterjanlardan elleri el olmaktan çıktı.Ciğerlerine toz hastalığı girdi halı vurmaktan.Kimisi işi orospuluğa döktü.Önce çelinerek korkularla yaptı bu işi, sonra alıştı ayıbına.Böylece ev sahibi olundu..."
Göç Sonrası adlı hikayesinde böyle diyor Sevinç Çokum.Ve adeta köyden kente göçün fotoğrafını çekiyor.On değişik hikaye var bu kitapta.
Kitaba ismini veren "Rozalya Ana"'da yıllarca çile çekmiş, uzak diyarlara sürülmüş, malları mülkleri elinden alınmış ama direnmekten vazgeçmeyen, inadına yaşayan, tamgalı gök bayrağını evinin üstünde dalgalandıran Kırım Türkü'nü anlatıyor.
"Bir Ağacın Dilinden" adlı hikayede ise küçük bir fidanın ulu bir ağaç oluncaya kadar daha sonra da bir baston oluncaya kadar çevrede gelişen olayları, insanları anlatıyor.Osmanlı'nın son zamanlarından yirminci yüzyılın ikinci yarısına uzanan bir hikaye.
"Tavus Kuşunun Dönüşü" 'nde erkek çocuğunu kocasının yüzünden kaybettikten sonra üzerine kuma gelmesini kendi isteyen Zübeyde Nine'nin hikayesi.
"Asmalı Köyün Öğretmeni"'nde köy okuluna kütüphane kurulması için uğraşan, öğrencilerinin umutlanmasını sağlayan bir öğretmenin hikayesi.Ve ailesi yüzünden okuma aşkını kaybeden öğrencinin hikayesi.
Çok zamanınızı almayacak kolay okunabilecek bir eser...