E-Dergi

Yüzümde tebessüm oluşturan, naif bir şekilde yazılmış çocukluk günlerimi anımsatan bir kitap. Beni yormadan okuduğum, bazen hüzünlenip bazen mutlu olduğum, sayfalarını karıştırmaktan şimdi bile tad alabileceğim bir kitap. Evet anlatım sade çocuk oluyorsunuz her sayfada ama büyük bir eksikliği var kitabın çok çabuk bitiyor daha gözyaşlarınız kurumadan sonu geliveriyor ve öylece kalakalıyorsunuz... Keşke daha uzun olsaydı daha fazla gülseydik daha fazla ağlasaydık... Kesinlikle okuyun en fazla 4 saatinizi alır...Okunmasını nacizene yorumlarımla tavsiye ediyorum...

Bir Türk edebiyatı düşkünü olarak Sabahattin Ali ile ne yazık ki çok geç tanıştım. Romanı büyük bir heyecanla aldım ve ne mutlu ki hayal kırıklığı yaşamadım. Sürükleyici, insanı içine çeken bir roman. Türk edebiyatı düşkünleri için de mutlaka okunması gereken bir roman olduğunu düşünüyorum. Ancak romanda eleştireceğim tek nokta baş karakter olmasına rağmen Yusuf´a biraz yabancılık hissetmek. Yusuf´un yalnız, yaşadığı ortama yabancı olduğunu çok iyi anlamak ama neden böyle olduğunu çok iyi anlayamamak. Elbette ki kavrayabiliyor Yusuf´un yabancılığının altındaki nedenler ama toplumsal sorunlara yakından şahitlik etmiş bir romancı olarak Sabahattin Ali, toplumsal ortamı biraz daha iyi yansıtabilirdi bence. Böylece hem Yusuf´u hem de Yusuf´un yabancılığını çektiği ortamı daha iyi anlayabilirdik belki. Örneğin ben Yusuf´un hep zinciri bir yerinden kıracağını ve baş kaldıran bir karakter olacağını bekledim. Ama Yusuf´un başkaldırışı yalnızca yaşadığı aşk noktasında baş gösterdi ve o noktada da son buldu. Ama yine de güzel bir romandı. Aslında fazla şey söylememe gerek yok okuyun ve görün, çok hüzünlenecek ve okurken çok zevk alacaksınız....

İçimizdeki Şeytan´la birlikte ben de Sabahattin Ali´nin üç romanını tamamlamış oluyorum. Eğer Kuyucaklı Yusuf öyle başarı ile öyle içten yazılmamış olsaydı, içimde uyanan koca bir merak beni diğer romanlarına da sürüklemeyecek ti bu değerli yazarın. Ama yalnızca Kuyucaklı Yusuf tek başına yetmiyor, Kürk Mantolu Madonna´yı ve İçimizdeki Şeytanı da mutlaka okumak gerekiyor ki bu iki roman daha fazla tamamlıyor birbirini. Hele bir de yazarın hayatını bilirseniz çok daha fazla içinize işliyor romanları. Bu yüzden Sabahattin Ali okurlarına hayatını da mutlaka araştırmalarını öneriyorum. Onun hüznünü, çalkantılarını, acısını, dünyayı algılayışını bilerek romanlarını okumak, romanlarının içine dalmanızı daha da kolaylaştırıyor. Zaten gerek de kalmıyor o, çekiveriyor sizi içine. Çok akıcı eğlenceli bir dille yazılmış kitap asla yormuyor ama düşündürüyor. Herkese tavsiye ederim..

Liseden beri okumayı arzuladığım, ve simdi bu şansa sahip olduğum Cesur Yeni Dünya herkes tarafından ayrı bir şekilde yorumlandırılabileceği gibi kişilerin ortak noktalarına da değinmeden geçmez de. Özellikle mutlu toplum fikrinin ne kadar ütopik olmasının yanısıra soyut ve bayağı geldiğini yeniden idrak etmemi sağladı. Hatta şöyle söylenirse, devamlı dengelerin iyiden veya pozitiflikten yana olduğu, şartlandırılmış ögeler üzerine kurulu bir düzenin aslinda çöküşe gideceğinin yansımasını gördüm bu kitapta. İnsan bünyesi kıyaslamaya ihtiyaç duyar, neyin esasen onemli olduğunu idrak etme de. Bunun içindir ki aslında insanoğlu, başında; bazı değerler gösteren yüce kurum veya olgular olmadan yaşayamaz, bu olgular kişilere bir uyum seçeneği sunsa da gelişen insan beyni ve yapısı ile her sistemin sorgulanması ve her yüce kurum ve olgunun irdelenmesi kaçınılmazdır. Ve Cesur Yeni Dünya'da kişiler bu tür olguları görmekle kalmaz, ütopik olarak yaratılan bir toplumun getirdiklerini veya sorunsuz, yapay hazırlanmış bir hayatın neler getirebileceğini uç bir örnek ile bu kitapta bulabilir. İlgilenenler ve cidden Huxley'in bu kitabını daha iyi irdelemek için; kendisinin bu kitabı yazarken ki yaşadığı dönemi incelemek aslında bazı sorulara cevap bulmamıza veya yazarı daha iyi anlamamıza yol açacaktır. Yine Huxley'in bu kitabın eleştirisi ve yansıması niteliğinde Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret'i de hararetle tavsiye edebileceğim bir eserdir...

Kitap, elinize aldıgınızda; sizi avucunun içine alıverecek. Bitmesin diye düşüneceksiniz, ancak maalesef çabuk bitecek. Ama üzülmeyin sakın sizin üzerinizdeki etkisi hiç bitmeyecek. Biraz tekerleme gibi olsa da yazdıklarım gerçekten de dogrular. Kitaptaki psikolojik tespitler, anlatım ve derinlik kusursuz. Kitabı okuyup sonuna gelince; ´hayır böyle bitmemeli´ diye düşündüm. Çünkü her şey çok yolundaydı. Her şey iyi giderken neden böyle bir son? diye düşündüm. Sonra aklıma yazarın son kitabı olması ve hayatı geldi. Kitabın sonunda yazar kendi hayatına göndermede bulunmuş. Mükemmel bir zekanın ürünü.Akıcı bir anlatım için çevirmeni de tebrik ederim. Çok çabuk biten, etkileyici bir uzun öykü. Bu kitaptan sonra Stefan Zweig bağımlısı oldum...