E-Dergi

Romanımız Osmanlı son dönemlerinde Orta Doğu'da acı çeken bir aileyi konu etmiştir. Babasının soyu Osmanlı hanedanlığına dayanan ve annesi bir Ermeni olan Adanalı Kitapdar'ın hikayesine tanık oluyoruz. Son dönem Osmanlı'da yaşanan kargaşalardan dolayı Adana'dan Lübnan'a göç eden ailemiz yeni bir hayat kuruyor. Daha sonra kahramanımız Paris'e giderek direniş mücadelesine katılır ve döndüğünde ise bir kahraman olarak karşılanır. Orta Doğu'nun çok milletli yapısına tekrar tekrar şahit olduğumuz romanda kahramanımız bir Yahudiyle evlenir ve en yakın arkadaşı ise bir Ermeni'dir. Daha sonra hasta gibi gösterilerek yıllarını akıl hastanesinde geçiren kahramanımızın yıllar boyunca eşine duyduğu aşkı büyük bir hüzünle şahit oluyorsunuz. Birbirlerinden kopuş hikayeleri, kızını göremeden geçirdiği yıllar inanıyorum ki her insanın içinde bulunan merhamet duygusunu canlandıracağına eminim.

Birçok klasik Rus edebiyatı romanlarında karşılaşabileceğimiz zengin toprak sahipleri konu edilmiş. Dubrovski, babası öldükten sonra yerine çiftliğin başına geçiyor. Fakat komşu çiftlik sahibinin ali cengiz oyunlarıyla çiftliği Dubrovskinin elinden almasıyla romanımızın asıl konusu oluşuyor. Bu haksızlığa boyun eğmek istemeyen kahramanımız bir isyancı oluyor ve adı tüm ülkede duyulmaya başlanıyor. Kısa ve zevkli olan roman, okuyucuya sıkılmayacağı bir dünya klasiği olarak sunulabilir. Ayrıca kırmızı kedi yayınlarından çıkan baskısının kapak tasarımı gerçekten çok güzel.

Kitabın alt başlığına dikkat ederseniz "Bir Peri Masalı" kısmını görebilirsiniz. Gerçekten de sosyalizm eleştirisi içeren bu kitabı bir çocuğa rahatlıkla masal kitabı olarak hediye edebilirsiniz. Okurken zihninizde kahramanları gerçek hayattan birileriyle bağdaştırmazsanız nefis bir masalı göz açıp kapayana kadar okuyabilirsiniz. Fakat II. Dünya Savaşı sonrası Ruslara bir eleştiri niyetiyle yazılan bu kitap hiciv örneğinin vazgeçilmez parçalarından. Komünist devirin kahramanlarını birer hayvana benzeterek çiftliğin özgürleşmesini konu alan bu kitabı bitirdikten sonra çizgi filmini de izlemek isteyebilirsiniz.

Orhan Kemal'in Adana yöresinde yaşayan geniş bir ailenin hikayesini anlatışına şahit oluyoruz. Geçimini kunduracılık ile sağlayarak hayatına devam eden Topal eskici, genel olarak aile bireyleriyle ilişkisi pek iyi olmayan ve ekonomik sıkıntılar çekmeye başlayan bir karakter. Oğlundan duyduğu fikirle pamuk toplama işine girmeye karar verir. Fakat kendileri bu işe hiç alışık olmadığından olsa tarlalarda sefil ve hastalıklı bir hayat yaşamaya başlarlar. Daha sonra gelişen çatışmalarla parçalanan aile, romanın en sonunda tekrar bir araya gelir fakat hastalanan evlatlarının tedavi masrafları, borçlar derken büyük bir borç altına girer. Ödemek içinde her şeyini satınca eski günlerden beter bir hale düşerler. Romanda aile bireyleri arasındaki ilişkileri derinlemesine hissedebilir, ne kadar anlaşamasak da anne-baba-çocuk ilişkilerinin ne kadar sağlam temeller üzerine kurulduğuna bir kere daha şahit olabiliriz.

Ender rastlanabilecek hikâyelerden olan Mutluluk, üç farklı karakterin kesişen yaşam hikâyelerini konu ediniyor. Türk toplumunun farklı kesimlerindeki bireylere daha yakından bakarak yoksulluk ve zenginlik arasındaki fark, doğu batı zıtlığı, Türk toplumundaki kadının değersizleştirilmesine tanıklık ediyoruz. Özellikle kadınların eğitimden uzak kalarak, erkek baskın bir toplumda yaşadığı deneyimler okuyucuya kimi zaman düşündürücü ayrıntılar sunuyor. Yazarımız Zülfü Livaneli, toplumla ilgili eleştirilerini romana yedirerek güzel bir kurgu ortaya koymuş. Fakat kimi zaman muhafazakâr kesime yönelttiği eleştirilerini de pek tasvip etmediğimi belirtmek istiyorum. Duygu yüklü romanın sinema filmi çekilmiş olsa bile, kitaptan aldığınız hazzı bulamayacağınıza eminim.