E-Dergi

Yazar bu kitapta Milli mücadelenin dönüm noktası Sakarya Meydan Muherebelerinin ne denli zorluklarla gerçekleştirildiği, ne gibi kritik eşiklerden geçildiği, azim kararlılık ve zekayı detaylıca işlemiş. Her şeyin nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu görüyorsunuz. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dehasını görüyorsunuz.

Ama şunu çok iyi hissettirmiş. Vatan. Türk’ün son vatanının ne demek olduğunu. Bu vatanın kurtulmaktan başka çaresi olmadığını adeta yaşatarak öğretiyor.

Kitap müthiş detaylarla dolu. Okurken önemli hiçbir detayın atlanmadığı hissiyatıyla okuyorsunuz. Tabii kaynakları ile beraber.

Bu kitabı Sakarya Muharebelerini daha detaylıca incelemek isteyenlere öneririm.
Bundan sonraki kitabı Büyük Taarruz ise okuyacaklarım listesinde.

Arkeoloji ve Sanat yayınları ismini görünce zaten faydalı bir eser olacağından emindim.
Antik kentlere, özellikle Ege kentlerine ilginiz varsa okumanız gereken bir eser. Antik kenti tanıtma amacından çok Knidos'la ilgili doğru bilinen yanlışlar üzerinde durmuş ve uzun uzun bu yanlışlıkları düzeltmeye çalışmış.
Zamanında kentin başına gelen elim olayları, şaibeli kazıları ve şahısları bir bir ele almış. Ancak pek çok şeyi açık açık söylemekten de kaçınmış. Ama siz anlatmak istediklerini anlayabiliyorsunuz.
Aynı zamanda Datça coğrafyasında da güzel bir yolculuğa çıkıyor, bitki örtüsü hakkında özet bilgilere de ulaşıyorsunuz.
Kent görülmüş veya görülecekse muhakkak alınıp okunması gereken bir eser. Bunun yanında yine genel arkeolojik bilgiler için okunmalıdır diyorum.

Çoğunlukla söylediğim şey bir antik kentle ilgili bilgi almak istiyorsanız ilk önce kazı başkanlarının kitaplarına bakmanızdır. İstisnalar hariç bu ifadelerimde haklı çıkıyorum.
Bu kitap da Knidos kentinin mevcut kazı başkanlığını yapan Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı hocanın anlatımıyla büyük bir değer kazanıyor. Kent herkesin anlayabileceği şekilde çok fazla arkeolojik terim kullanılmadan anlatılmaya çalışılmış ve başarılı da olunmuş.
Knidos kentiyle ilgili adam gibi bir kaynak arıyorsanız bunu kesinlikle birinci sıraya koymalısınız.
Anlatımı, baskısı, renkli fotoğrafları ve çizimleriyle son derece kaliteli bir eser.

Mümkün olduğunca basite indirgeyerek hazırlanmış çok iyi anlatımlı bir Anadolu toprakları tarihi. Ben Anadolu dedim ama kendisi neden Türkiye dediğini kitabında anlatıyor.
Gidilebilecek en eski tarihlere yani ilk insanların kendisini göstermeye başladığı zamanlara gidip demir çağına kadar konuyu mümkün olduğunca anlaşılır şekilde anlatmış. Okuduktan sonra zamanda yolculuk yapmış gibi oluyorsunuz.
Ağırlıklı olarak üzerinde durduğu Uygarlık Hitit olduğundan Hitit'e merakınız varsa özellikle alınıp okunması gereken bir eser. İçinde çok hoş detay bilgiler de barındırıyor. Yılların emeği, bilgi birikimi olduğunu çok iyi hissediyorsunuz.

Likya Yolunda ve Likya coğrafyasında geçen gerçek kişi ve olaylardan oluşan, Yaban'cı adam lakaplı Mehmet Yaycı'nın hayatından kesitler..

Yaşadığı ölümcül hastalık ve bununla nasıl mücadele ettiği, yolda karşılaştığı insanlar, arkadaşlıkları ve içsel fırtınaları.

Belki bir deneme, belki bir seyahatname belki de bir otobiyografi. Ne dersek diyelim akıcı, sadece, samimi bir kitap. Sizi için çekecek ve bu yaşanmışlıklara şahit olacaksınız. Benden tam not alan tekrar okuyabileceğim bir eser.

Özellikle Likya Yolunu yürümüş ve bu coğrafyada biraz zaman geçirmişseniz alacağınız keyif kat kat artacaktır. Kitabı herkese tavsiye ederim.