KİTAP ÜZERİNE YORUMLAR
Kitap çevirmen Ahmet Aydoğan'ın sunuşu ile başlıyor. Sunuşun ilk cümlelerinden itibaren Aydoğan'ın yararcılara (pragmatistlere) olan nefreti kendini hemen hissettiriyor. Yararcılığın insanı esir kılacağını iddia ediyor. "Eğer gerçekten özgürleşmiş olsaydı insan, özü gür olması gerekirdi." diyerek tepkisini dile getiriyor. Kişisel gelişimcilere, bugünkü işletmeci ve pazarlamacılara ateş püskürüyor.
Immanuel Kant'ın ise daha ılımlı ve soğukkanlı olduğunu söylemeliyim. "İnsan eğitime ihtiyaç duyan tek varlıktır." diyerek açılışı yapıyor. Kant'ın sözlerini alıntı yapmadan önce kitabın içeriği hakkında birkaç şey yazmak istiyorum: Kitabın ilk sayfalarında itibaren Kant'ın bilgi birikimi insanı şaşırtıyor. Verdiği özlü sözleri dünyanın herhangi bir yerindeki toplumun özellikleri ile örneklendirebiliyor. Bu yönüyle somutlama yeteneği çok gelişmiş. İkinci olarak eğitimin sadece çocukluktan başlayabileceğini iddia ediyor ve bu yüzden kitap baştan sona çocuk ve çocukluk üzerine temelleniyor. Her eğitimbilimcinin okuması gereken bir kitap.
"İnsan eğitime ihtiyaç duyan tek varlıktır. Çünkü eğitimden biz ahlâkî terbiye ile birlikte bakıp büyütmeyi(çocuğun bakıp doyurulması), umumi talim ve terbiyeyi anlamalıyız. Buna göre insan birbiri ardı sıra bebeklik[bakım ve beslenmeye muhtaç], çocukluk[talim ve terbiyeye muhtaç], ve talebelik[tahsil ve irşada muhtaç] evrelerinden geçer." [1]
"Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçlüdür ki, bir kere özgürlüğe alıştığında, artık her şey onun uğruna feda edilecektir. Sırf bu sebebten ötürü talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken yaşlarda yerini almalıdır. Çünkü bu yapılmadığı zaman hayatta daha sonra kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun insanlar gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar." [5]
"İnsan ancak eğitimle insan olabilir." [7]
"İnsanın içerisinde gelişmemiş halde bulunan birçok nüveler vardır. Doğal yeteneklerini uygun nispetler içerisinde inkişaf ettirerek bu nüveleri geliştirmek ve böylelikle kaderini gerçekleştirmesini sağlamak bizim işimizdir." [10]
"Eğitim ancak nesiller boyu tatbikatla kusursuz hale gelebilecek bir sanattır. Her bir nesil, bir önceki neslin bilgisiyle donanmış olarak, insanın doğal yeteneklerini uygun nispet ve amaçlarıyle bağlantısı içerisinde gerçekleştirecek bir eğitime gittikçe daha fazla yaklaşabilir ve böylelikle bütün insan soyunu kaderine doğru ilerleyebilir. Tanrısal Kayranın istediği budur. O insanın tabiatında saklı halde bulunan iyiyi kendisinin ortaya çıkarmasını bekler. Ve deyiş yerinde ise insana şöyle seslenmiştir: "Çık dünyayı dolaş! Seni iyiye götürecek her türlü eğilimle donattım. Sana düşen bu eğilimleri geliştirmektir. Mutluluğun da mutsuzluğun da sadece senin kendi elindedir." [11]
"İnsanın ödevi kendisini geliştirmektir; ruhunu inceltmektir; ve kendisini yolsan sapmı bulduğunda ahlâki yasanın boyunduruğu altına sokmaktır. Düşününce bunun çok zor ve müşkil olduğunu göreceğiz. Bu yüzden insanın bir ödev olarak üstlenebileceği ve kendisini adayabileceği en büyük ve en güç sorun eğitim meselesidir." [12]
"Şu halde eğitim sayesinde insan
Önce disipline boyun eğdirilmelidir; disiplin dendiğinde bunda her zaman bizim hayvanî tabiatımızı, ister tek bir fert olarak, isterse toplumun bir üyesi olarak insanda, insanlığımzın daha iyi bir duruma gelmesi bakımından sınırlayan tesiri anlamalıyız. Şu halde disiplin sadece serkeşliği dizginleyip sınırlar.
İkinci olarak eğitim insanı aynı zamanda kültürle donatmalıdır. Kültür eğitim ve öğretimi içine alır. Yeteneği gün yüzüne çıkarak kültürdür.
Üçüncü olarak eğitim kişiye ayırt etme melekesi ve anlayış kazandırmalıdır. Öyle ki kişi bu sayede kendisini toplum içinde idare edebilsin, kendisini sevdirebilsin, tesir ve nüfuz kazanabilsin. Bunun için medenilik dediğimiz bir kültür türü gereklidir. Bu sonuncusu rikkat, zarafet, nezaket ve kişi bütün insanları kendi amaçları için kullanma becerisi kazandıracak bir tür geniş görüşlülüğü gerekli kılar.
Dördüncü olarak ahlâki terbiye eğitimin bir parçasını oluşturmalıdır. Bir insanın herhangi bir amaç için uygun olması yeterli değildir. Fakat onun mizacı o şekilde terbiye edilmelidir ki o artık iyi amaçlar dışında hiçbir şey seçmesin. İy iamaçlar zorunlu olarak herkes tarafında tasvip edilen ve aynı zamanda herkesin amacı olabilen amaçlardır." [18]
"Ne var ki çocukların sadece alıştrılması-uysallaştırılması yeterli değildir; çünkü onların düşünmeyi öğrenmesi daha büyük önemi haizdir." [19]
"Sert bir yatak yumuşak bir yataktan çok daha sağlıklıdır ve genel olarak ifade etmek gerekirse katı bir eğitim bedenin güçlenmesine çok yardımcıdır. Katı bir eğitimden sadece kişiyi rahata alıştırmaktan alıkoyacak şeyi anlamalıyız. Bu iddianın teyidi bakımından kayda değer misaller bulmada bir güçlükle karşılaşılmaz, sadece bunlara riayet edilmez." [46]
"İnsanları kasvetli ve meyus yapan bir din sahte bir dindir; çünkü biz Tanrı'ya zoraki değil, neşeli bir yürekle hizmet etmeliyiz." [88]
"İlk başta her şeyi Tabiata atfetmeliyiz ve ardından Tabiatın kendisini Tanrı'ya bağlamalıyız; sözgelimi her şeyin nasıl da türleri ve onların dengelerini korumaya kendiliğinden mütemayil olduğunu, ama aynı zamanda uzun erimde mutluluğa erişebilmesi için nasıl da insanı gözettiğini göstermeliyiz" [104]