E-Dergi

Fatma Barbarosoğlu, Aslında O Ölmedi kitabında bir sosyolog nazarıyla gündelik hayatta ölümün yansımalarını ustalıkla ele alıyor. "Değişeni ve değişmeyeni, değişende değişmeyeni, değişmeyende değişeni görebilmek" için teşekküre vurgu yapıyor. Modern hayatın hızı tefekküre imkân tanımıyor. Bu tefekkürsüzlükten en çok nasibini alansa ölüm ve ahiret bilinci oluyor. Değişimin tasvirini yapamayanlar sadede hayatı değil ölümü de bir gösteri gibi algılıyor. Yazar ölümü merkeze aldığı kitabında sadece toplumsal değişimi tasvir etmiyor, aynı zamanda tenkit ve teklifleriyle bireylere ve karar alıcılara bir perspektif sunuyor. Kitap boyunca ölüme ve ölümün tarihsel süreç içerisinde nasıl algılandığına ilişkin atıf yapılan kitaplar bu alanda ileri okuma yapmak isteyenler için iyi bir mihmandarlık yapıyor.

Alanında yazılmış en iyi çalışmalardan.

Islak Kibritler ve Ölmüş Oyuncaklar Müzesi'nden sonra beğenerek ve içim acıyarak okudum. Özellikle Göl, Uzun ve Lacivert Günler, Ben Yapmadım ve 301 öyküleri harika.

Kitabın adı her nekadar otuzbeş yıllık göç ve bürokrasi tanıklığı olsada göçe ilişkin çok fazla tanıklık yok. Bu anlamıyla beklentimin çok altında kaldı.

Özellikle imam hatip okullarında görev yapan öğretmenlerin okuması gereken harika bir kitap.