E-Dergi

Henüz okumayı bitirmiş bulunuyorum Kızıl Kontes'i. İçime dokunan, kalbime kadar bazen sızlatan olaylarla çevriliydi roman. Bu kadar içselleştirmemin nedeni karakterlerin gerçek, olayların doğru olmasındandı. Başından beri tarihi bir roman okuduğumu biliyordum. Bu Caterina Sforza'nın hikayesiydi. Bende birçokları gibi onu The Borgias dizisinde tanıyıp hayran olmuştum ancak gerçek Caterina ile ilgili ufak bir araştırma bile ona hayranlığımı katbekat arttırdı. O zehirli sözlerin ve süslü hançerlerin olduğu erkeklerin dünyasında bir kadın olarak savaştı, inanılmaz acıları göğüsledi. Yer yer o acılardan bazıları ki çoğunlukla ölüm gözlerimi buğulandırdı. Zaten yazarın aristokrat üslubuna, kelimeleri kullanma sanatına ve geniş kurgu yeteneğine söylenecek laf yok. Kurguda mantıksal bir hata olmamış ve belki de bu yazarın tarihi araştırıp öğrenmesine bağlı. Şimdiden keyifli okumalar.

Yok böyle bir kurgu! O kadar güzel ve akıcı bir kurgu ki kitabın geçtiği o zamanları adeta yaşıyorsunuz. Plangtanetlara ilgisi olan varsa hemen alsın. Bin bir zorlukla bulmuştum ben. Yurtsuz John'u -bizim Magna Carta'dan tanıdığımız John- ve dönemini yansıtan güzel bir roman. Kitabın içindeki yoğun Galli tarihi nedeniyle daha önceden hayranlık beslediğim bu tarihe de aşık oldum...

Bir Elizabeth Tudor romanı. Philippa'yı bilen bilir zaten üslubunun üzerine yok. Tarihi romanda olabildiğince akıcı bir dil. Konuya gelinecek olursa serinin en çarpıcılarından biri. Robert Dudley'i ve Elizabeth'in taliplerini öyle zevk verici şekilde anlatmış ki yazar diyecek kelime kalmıyor. Philippa okuyun...

Yine bir çırpıda okunup biten Philippa romanı. Kraliçe'nin Soytarısı dönüp baktığımda seride en etkilendiğim kitap. Entrikanın buram buram koktuğu ve bu sefer kırmızı ya da beyaz gülün arasındaki taht mücadelesi değil iki Tudor Gülü'nün arasındaki taht ve taç mücadelesi. Abla kardeşin savaşı. Biri Katoliklerin diğeri ise Protestanların göklere çıkardığı kraliçe. Kanlı Mary'nin aslında o kadar da kanlı olmadığını göreceğiniz bir kitap. Zaten tarihe bakıldığından babası ve kız kardeşi dururken Mary'nin kanlı olarak yaftalanması öldürdüğü kişileri sadece din adına öldürmüş olmasıdır. Henry ve Elizabeth aynı şeyi yapmadılar mı? Evet yaptılar ama onlar idamlara başka kılıflar uydurmayı unutmadılar. Tudor sarayının içine düşüceğiniz harika bir roman.

Philippa yazmış daha ne diyeyim. Merak konusu olan ama haklarında Türkçe kitap bulamadığım iki Tudor Kraliçesi'ni anlatıyordu. Ayrıca bir de evladım olsa cebine kurbağa bacağı koyup büyücü diye krala şikayet edeceğim Jane Parker, nam-ı diğer Boleyn Gelini de kitaptaki ana karakterlerdendi. Cleves'li Anne'in önce abisinin sonra da VIII. Henry'nin elindeki acı kaderi beni çok etkiledi. Henry'in gazabına en az uğrayan kadınlardan biri olarak geçse de hiç de öyle değil. Kendisi hala bazı hakaretlerin hedefi. Diğer yandansa Kathryn Howard'ın dramına da el atmıştı yazar. Kathryn'in zenginlik ve unvanla gözünün boyanıp kraliçe yapılması ve sonra Howard dayının işine yaramamasıyla kurban edilen ikinci Howard kızı olması anlatılmıştı. Kısacası bir Philippa klasiği; güzel,akıcı,etkileyici ve biraz da üzücü.