Toplam yorum: 3.077.625
Bu ayki yorum: 4.503

E-Dergi

karaademm Tarafından Yapılan Yorumlar

28.04.2020


“Kitabımda temel motif olarak yer alan anlatıların yarıda kesilmesi olgusu bu belirgin anlam ve sınır içinde yer alır ve sanatta ve edebiyatta bambaşka bir olgu olan ‘bitmemiş’ sorunsalı ile ilgisi yoktur.

Belki de şöyle söylemek daha doğru olur: Burada söz konusu olan ‘bitmemiş’ değil, ‘yarıda kesilerek bitirilmiş’ olandır.”

Bu ifadeleri kullanıyor eseri için Calvino. Neden böyle söylüyor peki? İçerisinde yarıda kesilerek bitirilmiş ‘10 roman’ başlangıcı okuyacaksınız aslında.

Postmodern edebiyatın kült metinlerinden. Bir okur olarak sizleri eserinin kahramanı yapıyor Calvino.

Ve bu okuma sürecinin her satırında eserin diğer sayfalarına ve hikayelerine göndermelere yer veriyor.

Postmodern metinler için çokça kullanılan bir cümle olarak ‘zamanın içine sıkışmadan yaratılan bir zaman’ söz konusu.

İnceleme aşamasında elimi kolumu bağlayan bir Calvino eseri bu. Toparlayamıyorum.

“Onlar romanın son cümlesini senin için açık bıraktı.” diyor bir postmodern incelemesi.
27.04.2020

“kimbilir kaç yalnızlık eskittiler
yoksa bir büyü mü baktığın zaman
hem bir çoktular hem bir tektiler
yorulmuş bir yanlışı yaşamaktan
epeyce kadın gizlice erkektiler” (eserden)

Bir kentin sokaklarında giriyorsunuz şiirlerine. Soğuk kadınlar, unutulmuş kızlar, çerkes halayıkları, cam güzelleri ve dahası.

Devamında arayıp bulamayıp sezdiriyor bizlere:

“yüzünü görmedim resimlerinden tanıyorum
gözlerinden belli bir çığlığı sakladığı”

Olur da bir şehir, mevcutlu’muz bulunmaz mı hiç:

“tüyleri diken diken bırakmış yaşamayı
en büyük korkusu anlaşılırsa korktuğu
öğrenemedi gitti soğukkanlı olmayı”

Ne arıyorsun?
Burada. Satırlar arasında.
26.04.2020

Louis Aragon, Jacques Vache, Tristan Tzara, Paul Eluard birebir dostluklarını tattığı sanatçılardan birkaçı.

Arthur Rimbaud’u da okuyor, Karl Marx’ı da.

Meksika’da Troçki’yle de tanışıyor, Amerika’da Claude Levi-Strauss ile de.

Haliyle zengin bir birikim sahibi oluyor.

Nadja, onun 1928 yılında yayımladığı eseri.
Yarı-otobiyografik bir ürün. Tanışmış olduğu bir kadın yazacaklarına yön veriyor aslında.

Eserine ‘Kimim ben?’ diyerek giriş yapıp ‘yeteneklere, zihne, kaçışa, sanata ve çevresine’ değinerek başlıyor. Bir nevi deneme üslubuyla.

Fakat ilerleyen sayfalarda tanışacağı ve adının Nadja olduğunu öğreneceğimiz kadınla eser bambaşka bir hal alıyor.

“Benden ne isterse istesin, vermeyi reddetmek iğrenç olurdu, o denli saf ve her türlü dünyevi bağdan muaf ki...”

Böyle tanımlıyor mesela Nadja ve ona olan bağlılığını. Bağlılığını?

Zor ve ‘tanımı güç’ bir metin okuyacaksınız.
26.04.2020

Kundera, ülkesi Çekoslovakya’dan (onun deyimiyle Bohemya) 1968 yılındaki Rus istilası sonrası Fransa’ya göç ediyor, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı sonrası vatandaşlıktan çıkarılıyor.

7 hikaye-anlatı var burada. Bir şekilde birbirine göbek bağı olan anlatılar bunlar. Tamina adında eserinin merkezine koyduğu bir kahramanımız mevcut. Bakın ne diyor onun hakkında:

“Bu Tamina hakkında yazılmış bir romandır, ancak Tamina sahneden çekilince, Tamina için yazılmış bir roman haline döner. O başlıca kahramanı ve başlıca dinleyicisidir.” (s.195)

Kurgu isimlerin yanında özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası Bohemya’sına çok fazla gönderme yapıyor.

Anlatıların içeriğinde yer alan ‘cinsellik, çıplaklık, politik olma durumu, baskıcı-otoriter sistemler’ bölümleri bir şekilde birbirine bağıntılı kılıyor.

Ve bir karakterine söylettiği gibi:

“İnsanı yazmaya iten motor, işte gerçekten de bu yaşamasızlık, bu boşluktur.”

Buyurun.
24.04.2020

Esere ismini de veren Gözlemevi Jaipur Mihracesi 2. Sing tarafından 1725 yılında inşa edilmiş.

Güneş’in hareketleri sayesinde günün saatini ölçüm amaçlı düşünülüp başarılı bir şekilde hayata geçirilen bir proje bu.

Cortazar bu yapıyı 1968 yılında ziyaret ediyor, fotoğraflıyor ve bundan yaklaşık 3 yıl sonra 1971 yılında eserini yayımlıyor.

Aslında kısa bir hikaye ya da deneme olarak okuyabilirsiniz.

Gördüklerini kaleme alıyor; fakat bunu farklı bir nesne ve imgeyle karşılaştırma-yakınlaştırma yaparak gerçekleştiriyor:

‘Su yılanlarının’ sancılı ‘doğum, gelişim ve yolculuk’ serüvenlerini de konu edinerek.

Aslında amacı bir yanıt bulmak olmasa da yanıtları kurgusunda yer verdiği Bilim Hanımefendi’den alıyoruz.

Türkçe’de özellikle Can Yayınları sayesinde birçok eseri yayımlanan Cortazar için başlangıç metinlerinden diyebilirim.