Toplam yorum: 3.077.322
Bu ayki yorum: 4.201

E-Dergi

pinkspring Tarafından Yapılan Yorumlar

05.12.2014

İlk 100-150 sayfa boyunca gerçekten sıkıldığımı söyleyebilirim, Ateşböceği Yolu'nun çok geniş özetine yer verilmişti ve sürekli tekrar edeceğini düşündüğüm için neredeyse elimden bırakacaktım, Marah'ın aşırı asi tavırları ve bitmek bilmeyen bunalımları da insanı çileden çıkartacak boyuta gelmişti. Ama elimden bırakmadım; iyi ki bırakmamışım! 150 sayfayı atlatıp hele ki 200'lere geldikten sonra büyüleyici bir anlatıma kavuşuyor ve merakla heyecanla sürüklenip gidiyorsunuz Kate'in ölümünün ardından gelen dramlara. Ve elbette ki en etkileyici kısmı, Tully'nin annesinin ilk gençlikten bu yana olan dramatik öyküsü. Ateşböceği Yolu'nun tam anlamıyla tamamlayıcısı olmuş, herşeyin nedenini, madalyonun diğer yüzüne apaçık önümüze seren, bize hayatta olan herşeyi ikinci kez ve diğer yönleriyle düşünmeyi öğretebilecek nitelikte bir roman olmuş, iyi ki de yazılmış... Birilerine yeniden başlama gücü verebileceğinden de eminim, hayatta her yaranın zamanla sarılabileceğini de en güzel şekilde gösteriyor. İyi ki varsın Kristin Hannah...
27.05.2014

Sefiller'in lise yıllarındayken kısa bir versiyonunu okumuştum, 3 cilt tam metin olan bu seti yeni aldım ve henüz tamamını bitirmedim, Sefiller'in ne kadar büyük bir klasik olduğunu anlatmaya gerek yok, Jean Valjean hayran olunacak bir karakterdir, bu kitapta adaletsizliği, yaşam koşullarının değişkenliğini, yeniden başlamaları ve çalkantıları okuyacak ve günümüze dair de pekçok iz bulacaksınız, çoğu kişi az çok bilir, filmini izleyenler tiyatrosunu izleyen ya da kısa versiyonlarını okuyanlar. Aldığım bu setin beklediğimden çok daha iyi çıktığını belirtmezsem haksızlık olur, çevirinin mükemmelliğinden sayfa ve yazı kalitesine kadar her şeyiyle dört dörtlük, cilt kalitesi mükemmel ötesi, kütüphanenizin baş köşesinde çok şık durmakla birlikte torunlarınıza bile saklayabileceğiniz bir kalitede olduğunu söyleyebilirim, klasik severlere mutlaka ama mutlaka bu tam metin mavi seti almalarını tavsiye ediyorum, asla pişman olmayacaksınız...
27.05.2014

Ayşe Kulin olmasa, çoğumuzun, varlığından bile haberdar olamayacağı muhteşem kadın Füreya... Bugün gerçekten iyi ve yaratıcı bir şeyler yapma isteği duyan, buna yeteneği de olan fakat kalkıp ta harekete geçmeye üşenen ya da şartların kendi kendine oluşmasını bekleyen birileri varsa önce bu romanı bir okumalı... Bugün, süreğen bir hastalıkla pençeleşen ve ümitsizliğe düşen, hayata tutunmakta zorluk çeken çaresiz birileri varsa, vakti varken ve gücü yettiğince okusun bu romanı... Atatürk dönemine tanıklık eden fakat günümüz kitap ve gazetelerinde adı fazla geçmeyen kişiler hakkında aydınlanmak ve o dönemin koşullarını, vaziyetini onların açısından görmek isteyen birileri varsa, onlar da mutlaka okusun bu romanı... Asla sıkılmadan okuyacağınız, güç veren, aydınlatan mükemmel bir gerçek yaşam öyküsü... Füreya'yı okuduğunuz zaman, bir okuyucu olarak bugüne kadar eksik kalmış olduğunuzu hissedeceksiniz...
04.03.2014

hem eğitici hem de eğlendirici, yeğenim için almıştım çok memnun kaldık
03.03.2014

"PUSULANIN HEP KUZEYİ GÖSTEREN İBRESİ GİBİ, BİR ERKEĞİN SUÇLAYAN PARMAĞI DA DAİMA, MUTLAKA BİR KADINI GÖSTERİR!" kitabın başlarında geçen cümle, sonlara doğru yeniden hatırlatılmış.
Farklı kuşaktan iki kadın, ihtiyar bir adam, yeryüzünün gelmiş geçmiş en zorba ve "adalet"ten en uzak kanunları, çaresizlikten çırpınan yaşamlar...
Evet, yıllardır biliyoruz, Afganistan'a saldırı oldu, Afganistan'da iç savaş oldu, Taliban yakıp yıktı, ve ABD, Afganistan'ı bombaladı, basın yazıyor, bizlere bildiriyor. Belki bir maçın skorunu izler gibi rahatça izliyoruz bu haberi, sonra da kumandanın tuşuna basıyoruz...
Fakat bu romanda, kendinizi birden Afganistan'da buluyor, parçalanmış bedenleri, parçalanmış yaşamları, çocuk gelinlere ve diğer kadınlara toplumun erkekleri ve İslam Devleti tarafından sunulan vahşet dolu yaşamı çıplak gözle görüyor, tanık oluyor, isyan ediyorsunuz! "Bu kadarı da olmaz, olamaz!"diye haykırmak istediğiniz anda, o kadarından çok daha fazlasının da olabileceğini görüyor ve yine, yeniden dehşete düşerek soluk soluğa devam ediyorsunuz!
Savaşların, Taliban'ın ve cehaletten kurtulmasına müsaade edilmeyen, erkekleri kayıran ve kadına bir sokak köpeği, bir atık eşya kadar değer vermeyen şeriat kurallarının yol açtığı yıkımları bütün şeffaflığıyla okuyor, kimi zaman gözyaşlarınızı tutamıyor fakat yine de hayatta kalmak için çok iyi nedenleriniz varsa, bir kadın olarak bile hayatta kalınabileceğini görüyorsunuz!
Açlık, sefalet, savaş dolu uzun yıllar... Kadınlar için her şey çok daha zor...
Kıyaslama yapmayı doğru bulmuyorum fakat yine de belirtmek isterim ki bu roman, Uçurtma Avcısı'ndan çok daha ötelere gitmiş, hem yazarın kendini daha ileriye taşıdığını görüyoruz, hem de bu romanda Uçurtma Avcısı'nın aksine, ağırlıklı olarak "kalanların" yaşamını okuyoruz, "gidenlerin" değil.
Ayrıca bir kadın olarak bu ülkede kuşlar kadar özgür olduğumuzu hissettiren bir roman bu, her yöremizde olmasa bile...
Romanın sürükleyiciliğinden bahsetmeye gerek bile yok, Khaled Hosseini'yi okuyanlar bilirler, her iki romanı da birbirinini devamı gibi ardarda okudum ve akıcılık, üslup ve gerçekçilik konusunda mükemmel bir yazar olduğunu düşünüyorum...
Dilerim yaşamı boyunca Afganistan'ı yazmaya devam eder, medyanın samimiyetsizliğinden uzak, yeni yazarlara da öncü olur, çünkü yazmalılar, göstermeliler dünyaya, acıları derinden hissettirmeliler, Afganistan'a neler yapıldı, toplum neden ilerleyemedi ve yaşamlar nasıl paramparça oldu, ne uğruna?