Kitap hakkında naçizane fikirlerime geçmeden önce; eserin “1957 Nobel Ödülü”ne layık görüldüğünü hatırlatmak isterim. Bence bu çok önemli bir kıstas değil ancak bazı arkadaşlar Türkçeye kazandırılmış olan “Nobel Ödülü” sahibi kitapları okuma gayreti içerisinde olabilir. Yazar, yani Albert Camus, hakkında ise çok fazla bir şey söylemeye gerek duymuyorum, kendisi hemen herkes tarafından tanınan, mühim bir yazardır.
Esere geçecek olursam; ilk sayfalarda sıkıldığımı, hatta “bu eser nasıl olmuşta Nobel ödüllerine layık görülmüş” gibi bazı sorular sorduğumu itiraf etmeliyim. Çünkü eser gerçekten de son derece sıradan bir şekilde başlamış ve öyle devam ediyor gibi görünüyordu. Ancak kitabın yarısını biraz geçtikten sonra eserin muhtevasının değiştiği söyleyebilirim. Kitap, bir insanın (bilhassa kendi hayatına) ne kadar yabancılaştığını, korkunç bir kayıtsızlığı(1) ve -bence- hukuk sistemine karşı ciddi bir eleştiri ile özgürlüğün ihtişamını(2) içerisinde barındırıyor.
(1) “Az sonra patron beni çağırdı… Paris’te bir iş olduğunu ve ilgilenip ilgilenmediğimi öğrenmek istemiş. ‘Yaşınız genç, bu yaşam tarzı hoşunuza gider gibi geldi bana’ Buna karşılık ‘evet’ diye karşılık verdim ama aslında benim için fark etmediğini de söyledim. Hayatınızda bir değişiklik yapmak hoşunuza gitmez mi, diye sordu. Ben de insanın hayatını hiç değiştirmediğini, her hayatın az çok aynı olduğunu... söyledim… Hep kaçamak cevap verdiğimi, hiç hırslı olmadığımı, bunun da iş hayatında felaket olduğunu söyledi.”
(2) “Sonrasında tek hatırladığım, avukatım konuşmaya devam ederken bir dondurmacının sokaktan, bütün adliye odalarını, mahkeme salonlarını aşarak bana kadar gelen borazanının sesi. Artık bana ait olmayan, ama hazların en küçüğünden en süreklisine hepsini içine alan bir hayatın anıları üzerime sökün etti…”
Eserin sonunda ortaya çıkan belirsizlik ve kitabın sanki “henüz bitmemesi gerekiyormuş” gibi hissettirmesine hazırlıklı olmalısınız. Şahsen okuduğuma –kesinlikle- pişman değilim ancak bu kitabı, popüler olan, diğer kitaplar ile karıştırmamak lazım. Sürükleyici ve soluk soluğa okunacak bir macera sunmadığını belirtmeliyim. Çeviri son derece anlaşılır ve akıcıydı. Can Yayınları’na ve kitapyurdu’na böyle bir kitabı bize ulaştırdıkları için teşekkür etmeliyim.
Herkese bol kitaplı ve sağlıklı günler dilerim. :)