E-Dergi

Mehmet Emin Bey modernist karşıtı bir yazar yada yazılarından modern insanın içine düştüğü handikaplarını anlattığı için ben öyle düşünüyorum. Yazar kendi içinde modern insanın tezatını kendiside yaşıyor. Bütün eserlerinde kahramanlarımız danışmandır, en iyi üniversitelerde hatta yurtdışında işletmenlik eğitimi almış genel müdürlerdir ya reklam ajansı sahibidirler yada büyük reklam ajanslarına reklam metinlerini yazan danışmanlardır. En asil aşk duygularını televizyon yayın danışmanlıra yaşarken, büyük holdinglerin genel müdürleri aşkın insanı bulutların üzerine çıkaran mutluluğunu hiçbir terfiye değişmezler. Ancak neden tüm meslekler modernist mesleklerdir. Sözgelimi çok büyük holdingin koli paketleme bölümlerinden masumane bir aşk yükselmez yada ayakkabı boyacısı çocuklardan kardeşliği öğrenemeyiz, neden kimse overlokcu bir kızı ilanı aşk etmez, yada sekreter bir kızımız sadece bir küçük bir aile şirketinde sekreterlik yapmaz. Mehmet Bey modernizme gönderme yaparken kendisininde git gide modernist olduğunun farkında mı? Romana gelince hikaye boyunca içinizi ısıtacak sonuda bir tatlı hüzünün sizi saracağı sıcak bir kitap olmuş.

Hikayelerinin tamamı bir acı hüzünle bitiyor. Tamamında kahramanlarının teslimiyeti varken sizin isyanınız depreşiyor benliğinizde. Belkide zihinlerde bir isyan dalgası oluşturması için bu şekilde acı bir son seçilmiş hikayelerinin tamamına. Anadolu insanının; dini kullanan kişilerin bir kaç idealist çıkışıda bastırarak kaybedişini konu ediniyor hikayelerin çoğunluğu. Dil ve üsluba gelince tek bir kelime söylenebilir: Mükemmel. Bir Anadolu aydının dilinden köy manzalara seyretmeye ne dersiniz?

Yazarın felsefe çevrileri yapmış olması ve bunu eserde yer yer hayata ilişkin tespitlerde kullanması eseri benzerlerinden anlamlı kılıyor. Edebiyat tadı vermese de okurken tad alacağınız kitaplardan.

Eser gayet akıcı ve mizahi öğeler bulunduruyor. Bir kitabı sadece bu ikisi için okuyanların hala okumamış olmaları bir eksiklik.

Eser çok iddialı bir arka kapak yazısıyla okuyucu beğenisine sunuluyor. “Yaratılışta O’na verdiğimiz sözü bizlere unutturan her şeyi bu kitapta bulacaksınız.” Tabiî ki sadece bu arka kapak yazısından yola çıkarak almaya karar vermişseniz bu kadar iddialı bir söylemi olan kitabı okurken iddiasını gerçekleştirmesini bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Eser biri mitolojik çağlarda biri kurtuluş savaşı sonrası Türkiyesinde olmak üzere birbirini takip eden iki zamanlı anlatımla sunulmuş okuyucunun beğenisine. Her ne kadar iddialı söylemini gerçekleştirecek bir şey olmasa da içinde; anlatım tarzı, kurgusu, tasvir ve tabirlerin güzelliği bir anlamda teselliniz oluyor ve okurken boşa zaman kaybettiğiniz hissine kapılmıyorsunuz.