Holz, kapitalizmin zayıflıkları ve çelişkilerini irdelerken, sanayinin kendi
ihtiyaçlarını, tüketicilere, sanki bu ihtiyaçlar onların ihtiyaçlarıymış gibi
aşıladığı saptamasını yapıyor ve ekliyor: “İnsan, tüketici olarak ihtiyaçlarını
özgürce karşıladığını düşünürken, artık değer - yatırım - üretim - dolaşım - yeni
artık değer şemasına uygun bir şekilde, üretim sürecinde başkaları tarafından
yönetilen bir aktarım kayışına dönüşür. İnsanların ihtiyaçları, yani sözde en
özel ve içsel kişilik özellikleri, sermayenin birikim sürecinin mekanizmaları
tarafından dayatılır. Kapitalizmde bireyin görüntüdeki özgürlüğü, gerçekte
sermaye yasalarının birey üzerindeki egemenliğidir”