E-Dergi

Türkiye’nin gerçeklerini yansıttığı,hepimizin kendisini yer yer bulabileceği sosyolojik bir roman. Psikolojik tahlilleriyle kendimizi istemsizce empati yapmış bir şekilde bulmak; dalıp gitmek, düşünmek. Orhan Pamuk hayatın gerçeklerini kılçıksız bir şekilde yansıtırken kendınızı de aynı zamanda romanın ana kahramanı yapıyor.

Uzun süre rüyamda çernobili yaşadım. Vahşetin sonunun kurtuluş olmadığı gibi çaresizlik içinde kalanlar, evını yurdunu terk etmeyenler, direnenler, kandırılanlar, yalnızca ufak bir yangın herşey kontrol altında mesajı veren iktidar ve en çok da çocuklar... çernobilin en masumları...

Paltoda ki baş karakter bana ilk etapta “kürk mantolu madonnayı” raif efendiyi andırdı. Kitabı bitirdikten sonra empati yaptım ve çevremizde palto bir simge olsa da buna benze örnekler yaşandığını gözlemleyebildim. Çok beğendim yakın çevreme hediye etmeyi düşünüyorum.

Aslında yaşananlar bize çok uzak olaylar değil. 2 kadının da acılarının ortak noktası ; 1 adamın, ülkenin, savaşın psikolojik getirileri. Uçurtma Avcısının yeri ayrıydı ama Bin Muhteşem Güneş'in de bende yeri ayrı oldu. Hüzünlü, etkileyici bir roman.Okurken bir anda bambaşka şeyler düşünürken, kendinizi o kadınların yerine koyarken buluyorsunuz. Okunmalı

of oofff dedirtiyor. Acıyı ve gülümsemeyi yanlarındaymışsınız gibi hissedebiliyorsunuz.