Toplam yorum: 3.075.624
Bu ayki yorum: 2.500

E-Dergi

Yasin Aykanat Tarafından Yapılan Yorumlar

05.01.2022

Küçük Şeyler, sıradan insanların başına gelmesi muhtemel olayları, acıları, ümitleri, hayal kırıklıklarını, yani hayatımızın gerçeklerini ve bu gerçekler karşısındaki duygularımızı ele alıyor. Para için ağaçların kesilmesi karşısında üzüntü duymamız, kuş sesleriyle neşelenip aşk uğruna acı çekmemiz, bir tebessümle umutlanıp hayaller kurmamız, kurduğumuz hayallerin bir anda yıkılıvermesi gibi olağan ama okuru derinden etkileyen hikâyeler bunlar. Kimi zaman alaycı bir tutum takınan, kimi zamansa hikâyelerindeki hüzün ve sevinçlere ortak olan yazar, okurun yanı başındadır. Yazarın ders verme çabasından uzak duran üslubu ise ayrıntılı çevre ve insan tasvirleri, bizleri hikâyelerin atmosferine kolaylıkla çekeceğinden emim olabilirsiniz.Türk Edebiyatı'nın büyük klasiklerinden Küçük Şeyler'i kesinlikle okumalısınız...
05.01.2022

İsveçli yazar Henning Mankell’in Metis Yayınları tarafından yayınlanan romanı Rüzgârlara Söyleyen, genç bir fırın işçisi olan Josê Antonio Maria Vaz’ın tanıklığında Afrika’nın yakıcı sıcağında bile erimeyecek katı gerçekliğini anlatıyor. Josê Antonio Maria Vaz, günün birinde öyle bir hikayeye, öyle bir yaşama tanık olur ki, bütün hayatını değiştirmeye karar verir. Bu tanıklığın ona yüklediği bir sorumluluk vardır ve bundan böyle bütün hayatını bu hikayeyi başkalarına anlatarak geçirecektir. Unutmak imkansızsa, anlatmak gerekir çünkü. Josê Antonio Maria Vaz, “rüzgârlara söyleyen” olacaktır artık. Çünkü Hint Okyanusu’ndan şehre dalan ayartıcı rüzgârlarla başlar bütün hikâye, gecenin karanlığında söylenen her kelime rüzgârlara söylenir ve dinlemek isterseniz size de anlatacaktır Josê Antonio Maria Vaz. Ben, Josê Antonio Maria Vaz, tropikal göğün yıldızları altında bir damın üzerindeki yalnız adam, anlatacak bir hikayem var."(sy.7)
05.01.2022

Stefan Zweig'e ait, Can Yayınları'ndan çıkan "Vicdan Zorbalığa Karşı - Ya da Castellio Calvin'e" adlı kitabı da yaşamakta olduğumuz dönemi anlama bakımından bir gemici feneri niteliğinde. Cenevre'de 1536 yılında iki din adamının, Calvin ve Castellio'yu karşı karşıya getiren yaklaşık yirmi yıllık bir dönem anlatılır kitapta. Cenevre, Calvin'in baskıcı rejimine boyun eğmiştir ancak Castellio bu baskılara karşı koyar. Stefan Zweig, Calvin'i "... uyumlu davranmanın her biçimine ilk olarak karşıdır. O tavsiyede bulunmaz, sadece emretmek ister" diye tanımlar. Zweig kitleler üzerinde uygulanan baskı ve şiddete ilişkin tespitler yapar: "Her tür insancıllığı zaaf diye alaya alan zorbalık müthiş bir kuvvettir. Sistemli bir biçimde düşünülüp tasarlanmış, despotça uygulanan devlet terörü, bireyin iradesini etkisiz hale getirir, her toplumu çözer, altını oyar... Örgütlü bir korku rejimi mucizeler yaratır."
05.01.2022

Yaşadığımız pek çok acıyı tarif edebiliriz.Elimizi kestiğimizde, kafamızı bir yere vurduğumuzda, dizimiz kanadığında...Ancak bir yakınımızı kaybettiğimizde bu acıyı tarif edebilmemiz mümkün değildir.O biri,o kadar içinize işlemiş,o kadar sizle bütünleşmiştir ki, bazen hayatın bu darbesini çok haksızca ve acımasızca da bulursunuz ve haklısınız da...Sizin nefes almanız,kaybettiğiniz kişiye haksızlıkmış gibi bile gelebilir ilk başlarda...Iza'nın Şarkısı'da genel olarak kaybetmeye odaklıdır.Zaman olarak 1960'ları ve mekan olarak da Budapeşte'yi işaret eder.Hayat arkadaşının ölümü üzerine,onun hatıralarıyla yaşamına devam eden bir kadının hayat öyküsü de diyebiliriz bir bakıma.Sayfalarını çevirdikçe, insana aşina gelen şeylerin arttığı bu kitabı tavsiye ederim.Bazen evin diğer bir odasından duyulan ses kadar yakın,bazen yıllarca açılıp kapanan çekmecedeki nesnenin,sadece onu kullanan kişi tarafından bilinen yönü gibi tanıdık...
30.12.2021

Müslümanca yaşamak.Gaye ve asıl hedef. Çağımızın en büyük zorluğu ve en çok kaybettiğimiz savaş.Rasim Özdenören yine can alıcı bir noktaya güçlü tespitlerle değinmiş.Allah uzun ömürler versin.Kitap genel itibariyle Müslümanca yaşamanın öneminden, gerekliliğinden bahsetiyor.Müslümanca yaşamanın getireceği hayattan da bahsederken bunun temelinde yine bireyin müslümanca yaşaması olduğunu ifade ediyor.Kavramlara, olaylara ve meselelere müslümanca bakıyor ve çağımızda müslümanca yaşamak nasıl ve neden önemlidir bunu ifade ediyor.Bireyden topluma ve devlete yapılan yolculuk yine bireyin dinamiklerinde sonlanıyor.Yazarın da ifade ettiği gibi mesele bugünde toplanıyor.Müslümanca yaşamın düğümü bugün ve bireyin kendisinde çözülüyor. Yarının hayallerini kuran biz müslümanların kitapta da anlatılan gelecek ve medeniyet tasavvuruna bugünden bireysel yaşam devrimleriyle ulaşması mümkün olduğu ortaya konuyor.Okuyalım,okutalım…