Toplam yorum: 3.076.922
Bu ayki yorum: 3.800

E-Dergi

Nurten Şenzek

Asıl mesleği olan Bilgisayar Mühendisliğini, yazılım alanında çalışarak icra ederken, öğrenme ve kendini geliştirme dürtüsü ile İslami ilimler fakültesinde de okuyarak mezun olur. Sürekli ve vazgeçilmez görevi 3 evladına annelik yaparken, bu kutsal görevi layıkıyla yapabilmek ve geçici olan bu dünyada hoş bir seda bırakabilmek için küpünü değerli ve kalıcı olanla doldurmanın gerekliliği bilincindedir. Bunun da en ulaşılabilir ve en güzel yolunun okumak olduğu düşüncesiyle, okur, okur, okur.. Okumak bir boşluk doldurmak değil, hayatı anlamlandırmak meselesidir çünkü...

GönülBahçesi Tarafından Yapılan Yorumlar

Kitabın yazarı Hatice Kübra Tongar, Çocuk gelişimi, Sosyoloji ve Psikoloji lisans alanlarında başladığı eğitimini; Nörobilim alanında doktora eğitimi olarak sürdürmektedir. Aldığı eğitim ve tecrübelerini çeşitli sosyal medya araçları ile, katıldığı seminer ve söyleşiler ile takipçileri ile paylaşan yazarın, anne babalara, çocuk ve gençlere yönelik yazdığı çok sayıda kitabı bulunmakta.

Allah’ım Ben Geldim kitabı, 10 yaş civarı ve üstü çocuklara namazı, neden namaz kılınması gerektiğini basit bir dille anlatan bir kitap. Her ne kadar basit bir dille desekte içerik olarak, ilk peygamber Hz. Adem'in yaratılışından bahsettiği gibi, insanın anne karnındaki oluşumuna da değinmiş, Dünya'nın ve galaksilerin şaşırtıcı hallerinden de çocukların anlayabileceği ve merakını uyandırabileceği şekilde bahsetmiş.

Namazın kılınış vakitleri, namazdaki hareketlerimiz ve okunan bazı dualardan anlamlarını da açıklayarak bahsetmesi, ezanın anlamına değinmesi, namaza dair farkındalığa erişmesi istenilen daha büyükler için dahi okunabilecek bir kitap olmasına katkıda bulunmuş. Mesela kalp ve beynin işlevlerinden de bahsetmiş kitapta. Beynimizin bir bölümü olan prefrontal korteks’in düşünüp taşınarak verdiğimiz kararların merkezi olduğundan ve görevinin kararlarımızı yönetmek olduğundan bahsetmiş. Ve bu prefrontal korteks’in başımızda bulunduğu yer alnımız. Kitapta bu konuyu anlattığı sayfada şöyle geçiyor:

“Biliyorsun ki namaz kılarken secde ederiz. Secde etmek, ‘Allah’ım, benim Rabbim sensin, Senin huzurunda eğiliyorum. Sana teslimim‘ demektir. Secdenin şartlarından biri de alnımızı yere koymaktır. Alnımızda ne vardı? Prefrontal korteks...O zaman secdede Rabbimize neyi eğmiş ve teslim etmiş olduk? Kararlarımızı… Yani hareketlerimizle ‘Allah’ım! Prefrontal korteksimi sana eğdim. Karar verirken yalnız senin rızanı gözetirim. Senin doğru dediğin yoldan gitmek için gayret ederim’ demiş oluyorsun“

Kitap çocuklara yönelik olması sebebiyle anlatılmak istenenleri sıkmadan anlatabilmek için onların yaşına uygun konuşma dili, espriler kullanılması, karikatürler ile desteklenmesi, hatta rep şarkısı sözleriyle değinilerek ilgi çekilmesi kitaba farklı lezzetler katmış kanaatindeyim.
Yazarımız Rasim Özdenören 7 güzel adam olarak hatırlanan, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri. 1940 yılında Kahramanmaraş’ta doğan Özdenören, lise hayatından itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde görev almış. 1967 yılında basılan ilk hikaye kitabının ardından öykü ve deneme türünde birçok kitabı yayınlanmış ve çeşitli ödüller almıştır.

Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler kitabına gelecek olursak, kitap yazarın 1970-1980'li yıllarda yazdığı denemelerin kitap haline getirilerek sunulmuş halidir.

Yazar, Müslümanca yaşamanın ancak İslamiyet'i gerçek mahiyetiyle anlayarak, onu asıl bize gönderildiği zaman ki haline göre düşünerek içselleştirmek ile mümkün olabileceğini anlatmaya çalışır. Yaşadığımız çağda İslamiyet hakkındaki bildiklerimizin, içi boşaltılmış veya değiştirilmiş kavramlar ile bize ulaşmasından dolayı aslında onu layıkıyla anlamamızın önüne setler çekildiğinden yer yer bahsediyor.

Örneğin “Bir Handikap Daha: İslam'ı Anlamamak” başlığı altında geçen bir paragrafta ; “Zihinlere İslam’ın öngördüğü ilkeler değil, fakat İslam dışı dünyanın gözümüze taktığı gözlükler yerleştirilmiştir. İslam’ın söyledikleri kendi şartları ve kendi doğruları içinde anlaşılmaktan çok, İslam dışı ölçütler o şartları nasıl göstermek istiyorsa öyle algılanmaktadır.” şeklinde ifade etmiştir.

İslam dünyasının, halen dünyanın her yerinde, kendilerine ait olmayan bir hayat tarzını yaşadıklarından bahsediyor yazar. Ancak bu durum o kadar kanıksanmış ki, gelen her yeni nesil halihazırdaki “gerçekle” dünyaya gözlerini açtığından, bu gerçeği Müslümanların içinde yaşaması gereken olağan ve doğru bir durum diye algılayabilmektedir.

Kitapta, yoğun olarak üzerinde durulan bir konu da Batı dünyası ile İslam dünyası arasındaki düşünce ve yaşayış farklılıkları. Ve elbette İslam dinine mensup olarak yaşadığı halde batı özentisi ile ömrünü sürdürenlerin aslında hangi konularda hangi yanlış düşüncelere takılı kaldıklarını anlatmaya çalışıyor...

Kitabı okurken, son zamanlarda sıkça yaşamaya başladığımız, gençlerimizin Batı ülkelerine olan hayranlığı ve kendi değerlerimize olan mesafeli yaklaşımını düşününce, bu kitabın ve bu konuları dert edinmiş olan yazarımızın diğer kitaplarının çokça okunup yol gösterici ve fikir verici bir kılavuz olarak kullanılması gerektiği kanaatim oluştu. Bazen arkamızdan gelen nesillere bazı kavramları aktarmak, anlatmak ve yanlış bildiklerini düzeltmek noktasında yetersiz kalınabiliyor.

Yedi Güzel Adam’ın 2022' de aramızdan ayrılan bu güzel insanı, Rasim Özdenören’ in bu kitabı okunmalı, okutulmalı ve yaşatmaya çalışılmalı kanaatindeyim...
Yazarının ve kitabın şöhretini çok kez duymuş olmama rağmen, "Beş Şehir", Ahmet Hamdi Tanpınar’ın okuduğum ilk kitabı oldu.

Kitabın başından itibaren dikkatimi çeken ilk konu, günümüz yazarlarının çoğundan alışmış olduğumuz, yalın, dümdüz anlatımdan uzaklaştırıyor bizi. Öyle ki; arada bir serpiştirilmiş eski Türkçe sözcüklerle duraksadığınız, iç içe geçen, yoğun bilgi içeren cümlelerin arka arkaya gelmesi bazen anlamdan kopacağınız korkusunu hissettiriyor. Ancak anlatım öyle doğal, ifadeler öyle içten ki bu his fazla uzun kalmadan yerini güzel bir metin okuyor olmanın lezzetine bırakıyor.

Deneme türü ile karşımıza çıkan bu eser aslında yer yer gezi yazısı oluyor, sık sık tarihi bilgileri yormadan anlatan bir metin, bazen coğrafi, bazen mimari esintiler hissedeceğiniz bir kitaba dönüşüveriyor.

Geçmişten günümüze taşıyamadığımız bazı değerlerimizin nedenlerini bulduğumuz satırlar çıkıyor karşımıza ansızın. Diyor ki;

“Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, çini, hepsi Yeşil’de dua eder, Muradiye’de düşünür…”

Kitapta sevdiğim bir üslupta, yazarın, yer yer eşyayı, mimariyi, şehirleri dile getirip konuşturması idi. Geçmişe gidip, tarihe adını yazdırmış şahsiyetlere gönderme yapması, acaba bunu düşünmüşler miydi diye kalemini yorması ilgi çekiciydi.

Misal; Ankara ovalarında gezerken, 1071 yılına gidiyor ve dökülüyor kaleminden;

“Malazgirt’te bileğinin kuvvetiyle, dehasının zoruyla bize bu aziz vatanın kapılarını açan Alparslan’ı muharebe emri vermeden evvel hangi kuvvetler ziyaret etti ve ona neler gösterdi? …. Hiç tanımadığı, dehalı çocuklar müstakbel zaferlerin kumandanları, henüz söylenmemiş şiirlerin şairleri, henüz yükselmemiş şaheser yapıların mimarları, henüz duyulmamış nağmelerin bestekarları etrafında henüz açmamış bir fecrin gülleri gibi dolaşmıyorlar mıydı? Gözlerinde Sultan Hanı’ndan, ince minareden bir hayal yok muydu? Eğer yokduysa, bütün bunlardan habersiz, bu müjdeleri içinde konuşur bulmadan o büyük işi nasıl yaptı?”

Her ne kadar bir çırpıda okunup bitirilmeyecek bir kitap olsa da, sindire sindire, betimlemelerin derinliklerine dalarak, tarihi anlatıların örgüsünü anlamaya çalışarak, güzel vatanımızın geçmişinden bize aralanan bu kapıdan güzel şehirlerimizi ve insanımızı seyre dalmak gerektiğini düşünüyorum. Belki aralanan o kapıdan bir nebze olsun o mukaddes ruhların ışığı yayılır da günümüze aydınlığı ulaşır...

10.06.2022

Simyacı.. 20 yıl kadar önce okuduğum ve tadı damağımda kaldığı için yeniden edinip okumak istediğim bir kitaptı. Ortaokula giden oğlum da beğenerek okudu..
10.06.2022

Osman Nuri Topbaş hocadan felsefeye dair düşünülmesi gerekenler..