Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

Murat GÖKÇEK

Okumak, varoluşsal yolculukta hayatıma anlam katan yegane aktivite olmuştur. Belki de hayatı daha yaşanılır kılmak, tıpkı bir enstrüman çalmak gibi. Bendeki dönüşümün temel kaynağı oldu kitaplar. Eminim ki toplumların dönüşümünde de büyük bir etkendir okumak. Bu dönüşüm Gregor Samsa gibi bir gecede ve hiç bir neden olmadan değil sebep sonuç ilişkisi düzeyinde kitapların eseridir.

muratgkc07 Tarafından Yapılan Yorumlar

25.09.2022

Kitap arkasındaki Bibliyografya, bence kitabı iyi ozetlemis ve bende bunu yayınlamayı kendi fikrime yakin olması sebebiyle uygun buldum:
Cioran, bir inanç krizinin sonucu olan Gözyaşları ve Azizler'de, insanin derinliklerine, uçurumlarına iniyor ve kendi deyimiyle gözyaşlarının kaynağını araştırıyor. Orada azizler ve azizelerle birlikte Bach'ı, Mozart'ı, Van Gogh'u, Dostoyevski'yi, Rirlke'yi, Mevlana'yı ve Şems'i buluyor. Sonra acının, ölümün, yalnızlığın, şüphenin ve umutsuzluğun doruklarına ulaşıyor. Belki de bu yüzden, tüm çelişkileri ve aşırılıklarıyla Cioran'ın en çok Cioran olduğu kitap olarak tanımlanıyor Gözyaşları ve Azizler.
18.09.2022

Norobiyolojiye ilgi duyuyor musunuz? Şayet duymuyorsanız bence duyun. Emin olun davranışlarınızın nedenlerini ve dahi başkalarının davranışlarının sebeplerini cok daha iyi anlayacaksınız. İşte bu kitap tamda bunu sağlıyor, bilgi dolu, ilginç ve keyifli bir kitap.
Şu soruları sorun kendinize sonrada bu kitabı okuyun:
Erkekler neden dinlemez? Acaba beyinlerimizin işitmedem sorumlu bölgeleri birbirinden farklı mı?
Kadınlar çok mu konuşur?
"Beni hiç anlamıyorsun" sözü size tanıdık geliyor mu? Peki kadınlar bu isyanlarında haklılar mı?
Kadınları tatmin etmek gercekten imkansiz mı, yoksa erkekler yanılıyorlar mı?
Renkleri ayni şekilde mi görüyoruz. Dore ve Lamenin aslinda birer renk olduğunu bilen kaç erkek var?
Kadınlar özel günleri unutmazken erkekler nasıl bu kadar kolay unuturlar?
Bir insanın parmaklarına bakarak beyni hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirsiniz?
Peki siz kadın beynine mi yoksa erkek beynine mi sahipsiniz?
"Kafamın İçinde Biri Var Ama O Ben Değilim" diye başlayan bir kitap, emin olun sizi de ürkütecek, düşünmeye sevk edecek ve belki de düşüncelerinizde değişikliklere sebep olacaktır. Kitabın bendeki etkisi tamda bu oldu diyebilirim.

Bilinçli yaşadığınızı mı sanıyorsunuz ya da tercihlerinizi özgür iradenizle mi yapıyorsunuz? Peki, o zaman neden siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalına götürüyorsunuz? Neden bir kurbağaya karşı aşk duymuyorsunuz?

Kolunuzu havaya özgür iradenizle mi kaldırdığınızı düşünüyorsunuz? Peki, size daha kolunuzu kaldırmayı düşünmeden beyninizin hareket bölgesinde enerji akışlarının başladığını söylesem ya da yapılan araştırmalarda hüküm giymiş katillerin beyin etkinlikleri bakımından farklılıklarının olduğunu, suç kavramınızı yeniden yapılandırır mısınız?

Kitabin 170. sayfasında geçen; "kişi hareket isteğini bilinçli bir biçimde duymadan epeyce önce, bazı beyin parçaları karar vermeye başlamış oluyordu." İfadesi emin olun sizi de ürkütecektir.

Beynimizde zombi yazılımlar mı var, farkında olmadığımız ancak kararlarımızın büyük çoğunluğunda etkin olan? Genetiğimiz ve vücut kimyamız karar alma sürecimizde ne kadar etkin? Peki yetiştiğimiz çevre? Genetiğimizi seçemediğimiz gibi yetiştiğimiz çevreyi de seçemiyoruz. O zaman nasıl bir özgür iradeden ve suçtan bahsedebiliriz?

Evet, Nörobilimci David Eagleman, beynimizin derinliklerine bizi götürürken; yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin büyük bir kısmının bilinçli benliğimizin dışında başka bir benlik tarafından yönetildiğini ürkütücü bir şekilde ortaya koyuyor. Sadakat geninden, suçlu beyin yapısına kadar bildiğimizi sandığımız birçok şeyi yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor ve maalesef, bazı insanların biyolojik bağlamda suça yatkınlık olarak, bir sıfır eksik başladığını söylüyor. Doğanın adaleti farklı.

Kitap, kendinizi tanıma adına olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor.
20.08.2022

Kitle dediğimiz sosyal olgu nedir, kimlerden oluşur, yapısı nasildır, nasıl karar verir ve nasıl yönlendirilir, zekimidir, duygulari varmıdır peki kitlenin psikolojisi nasildır? İste bu kitabi okuduğunuzda tamda bunlara cevap bulacaksiniz.
Gustave Le Bon'un, 1895 yilında yayinlanan bu meşhur eserinde, özgürce düşünen ve hareket eden bireyler ile mantıksızca hareket eden bilinçsiz toplulukların davranış farklıliklarini ve bunlarin kökenlerini ele alarak, tarihsel surecte meydana gelen kitlesel hareketler uzerinden ( Fransiz devrimi, Napolyon'un kitleleri yonlendirmesi, dinlere inanan tarikatlar, sosyalizm ve diger kitlesel hareketler) eleştirmiş ve hatta amiyane tabirle gömmüştür.
07.08.2022

İnsan bu kısıtlı ömründe her yaşamı tecrübe edemez, işte romanlar tamda bu tecrübe edemediğimiz hayatları bize sunar.

Peki siz hiç doğuştan bedensel özürlü oldunuz mu? 11 yaşındaki Melody gibi yürüyemeyen, konuşamayan, kendi başına yemek yiyip, tuvalete gidemeyen, başını ve vücudunu dahi yardımsız dik tutamayan bir varoluş yaşadınız mı? Peki mucizelere inanır mısınız?

İşte tamda bu noktada, konuşamayan ancak zihnen var olan bir beden, beyninde uçuşan kelimelerle bir mucizeyi gerçekleştirecek.
Aile olmak, anne olmak, baba olmak sınavını böyle ailelerin nasıl verdiğini bu hikâyeyle tecrübe edeceksiniz. Dostluğun ve inanmanın gücünü hissedeceksiniz ve en önemlisi, herkesin bir engeli olduğunu anlayacak ve kendi engelinizi göreceksiniz.

Bestseller kitapları pek okumam şahsım adına, lakin 48 ödüllü ve New York Times da Bestseller olmuş bu kitap ilham verici, sürükleyici, gerçekçi ve samimi bir hikaye.