"Kafamın İçinde Biri Var Ama O Ben Değilim" diye başlayan bir kitap, emin olun sizi de ürkütecek, düşünmeye sevk edecek ve belki de düşüncelerinizde değişikliklere sebep olacaktır. Kitabın bendeki etkisi tamda bu oldu diyebilirim.
Bilinçli yaşadığınızı mı sanıyorsunuz ya da tercihlerinizi özgür iradenizle mi yapıyorsunuz? Peki, o zaman neden siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalına götürüyorsunuz? Neden bir kurbağaya karşı aşk duymuyorsunuz?
Kolunuzu havaya özgür iradenizle mi kaldırdığınızı düşünüyorsunuz? Peki, size daha kolunuzu kaldırmayı düşünmeden beyninizin hareket bölgesinde enerji akışlarının başladığını söylesem ya da yapılan araştırmalarda hüküm giymiş katillerin beyin etkinlikleri bakımından farklılıklarının olduğunu, suç kavramınızı yeniden yapılandırır mısınız?
Kitabin 170. sayfasında geçen; "kişi hareket isteğini bilinçli bir biçimde duymadan epeyce önce, bazı beyin parçaları karar vermeye başlamış oluyordu." İfadesi emin olun sizi de ürkütecektir.
Beynimizde zombi yazılımlar mı var, farkında olmadığımız ancak kararlarımızın büyük çoğunluğunda etkin olan? Genetiğimiz ve vücut kimyamız karar alma sürecimizde ne kadar etkin? Peki yetiştiğimiz çevre? Genetiğimizi seçemediğimiz gibi yetiştiğimiz çevreyi de seçemiyoruz. O zaman nasıl bir özgür iradeden ve suçtan bahsedebiliriz?
Evet, Nörobilimci David Eagleman, beynimizin derinliklerine bizi götürürken; yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin büyük bir kısmının bilinçli benliğimizin dışında başka bir benlik tarafından yönetildiğini ürkütücü bir şekilde ortaya koyuyor. Sadakat geninden, suçlu beyin yapısına kadar bildiğimizi sandığımız birçok şeyi yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor ve maalesef, bazı insanların biyolojik bağlamda suça yatkınlık olarak, bir sıfır eksik başladığını söylüyor. Doğanın adaleti farklı.
Kitap, kendinizi tanıma adına olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor.