E-Dergi

Ne güzel bir romandı böyle. Çok sevdim Firuz ve Ayvaz Dedeyi. Ne zorluklar yaşamışlar ne zorluklar! 1940'lar. Azerbaycan Rusların emri altındayken, Firuz ve Ayvaz Bağımsız Azerbaycan hayalleri kura dursunlar, Rusların iyiliği için mücadele içine girişiyorlar Alman ordusuna karşı.Acaba öyle mi? Türkiye bu işin neresinde? Firuz ve Ayvaz'ın sıkı dostlukları aynı kıza aşık olmaları sonucunda bozulacak mı bunun merakı ile sayfalar ilerliyor. / Firuz Dede'nin yüzü yanmış bir kıza yardım etmesi onun güzel kalbinin dışa vurumu değil de nedir ki! İç içe geçmiş hikâyeler var romanın içinde, hangi karaktere üzüleceğinizi, şaşıracağınızı bilemiyorsunuz. / Kitabın sonunu farklı beklerdim, onun dışında harika bir roman. Kesinlikle tavsiye ederim okumanızı.

Yarıda bıraktım kitabı, ay bitmeden tamamlayacağım ama çok sevemedim. Sevememe nedenimi de söylemeden geçmeyim; çok fazla karakter var kitapta ve haliyle kendini hikâyeye verebilmen güçleşiyor.

Ne dersiniz, davranışlar ruhun yansıması mıdır? Ya da kayıtsız kalmak acıya? Suç mudur üzüntünü içinde yaşamak? Suçuna suç mu katar herkesin üzüleceği olaylar başına geldiğinde daha az üzülmek, bunu da içinde yaşamak! Hikâyesini Zeki Demirkubuz'un Yazgı filminden bildiğim hikâyeyi okumak güzeldi. Kitapta abartı cümleler yok ama hikâye insanın içine işliyor. Bu sebepten olsa gerek Yabancı kült hikâyelerden biri halini almış yıllar içinde.

Harika bir kurgu! 24 Nisan 1915 yılında ne yaşanıldığını orada olmadığımız için hiçbirimiz tam olarak bilemeyiz. Ermeniler Türkleri, Türkler Ermenileri suçluyor ve yazar bence yanlı olarak yazmamış olayları. Kendini iki tarafın da yerine koyarak yorumlamış durumu, neye inanacağımız bizlere kalmış. Bu konuda yazarı eleştirenler varsa bence yazara haksızlık etmiş olur.

Çocukluğumda yaşadığım bir anı gibi bu kitap. Çok seviyorum bu hikâyeyi. :)