Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

DarkSense Tarafından Yapılan Yorumlar

26.01.2010

Kitapta yakalanırsa güzel mesajlar var. Örneğin Hristiyan, Yahudi ve Müslüman halkının İspanya'da eski yıllara ait geçen yaşamlarına yer veriliyor. Bu bakımdan bir roman okumanın yanı sıra farklı dinlerdeki yaşamlarında şuanda Avrupa ülkelerinden biri olan İspanya'da nasıl sürdürülmüş olduğu bakımından etkileyiciydi. Ayrıca kitaptaki konunun iki farklı yorumla (yazarın ve başrolün) anlatılması kitabın etkileyiciliğini arttırmış görünüyor.
24.01.2010

Hakikaten çok önemli bir eser. Ülkemizde büyük bir çoğunluğun mensubu olduğu hanefi mezhebinin kurucusu olan İmamı Azamı ne kadar az tanıdğımızı bu eseri okuduktan sonra daha da iyi anladım. Başlı başına bir fıkıh ekolü oluşturan İmamı Azamın hayatıda bir o kadar ilginçmiş. Asrı Saadetten sonra cahiliye devrine keskin bir dönüş yapan bozguncu emevi hanedanlığının sahabi nüfusuna yaptıkları oldukça üzücü. Hz. Peygamberin ölümünden kısa bir süre sonra gerçekleşen bu çözünmenin boyutlarının bu kadar ciddi olduğunu açıkcası bilmiyordum. Bu çözünmeden günümüzde yaşadığımız ya da yaşamaya çalıştığımız "İslam" da nasibini almıştır. Din kisvesi altında yapılan zulümlerin İslam dini adına miladını oluşturan emevi hanedanlığı, Hz. Peygamberin bıraktığı mirası ne kadar da çabuk tüketmiştir. Bu yozlaşmayla birlikte, dine sokulan putperest adetler ve Hz. Peygambere istinad edilen birçok yalan söz ve edimler bu hanedanlığın bir eseridir. Bu çözünme, müşriklerin ve onların uzantılarının Peygamber soyundan aldığı bir intikam niteliği taşımaktadır. Bir anlamda Bedirin intikamını bu şekilde almışlardır. Yaşar Nuri eserine "büyük imam"ın yetiştiği çevre ile başlar, etkilendiği şahıslar ile devam eder ve sonuç olarakta eserini İmamı Azamın düşünceleriyle bitirir. Yaşar Nuri eseri oluştururken hakikaten ciddi bir kaynak taraması yapmış, ve oldukça ilginç daha önce üzerinde durulmamış bazı noktalara değinmiş. Eser bu anlamda oldukça faydalı ve her yerde bulamayacağınız cinsten bilgileri kaynaklarıyla birlikte içeriyor. Ciddi derecede tarihi kanıtlarada yer veren bu eser, İmamı Azamı daha iyi tanımamızda, hatta yaşadığımız yada dayatılan bazı tabuların aslında batıl olduğunu büyük imamın düşüncelelerinden yola çıkarak anlamamıza yardımcı oluyor. Akılcılığın önemi ve İmamı Azamdaki yeri eserin büyük bir çoğunluğunda önemle vurgulanmış. Tabiki yazarın bu düşüncelerden yola çıkarak yaptığı yorumlar tartışmalıdır. Günümüz Türkiyesinde Yaşar Nuri Öztürk ilahiyatçılar arasında farklı bir yere sahiptir, gerek bilgisi (hem fıkıh hemde dinler tarihi) gerekse görüşleri bakımından diğer ilahiyatçıların oldukça önündedir (Tabiki takındığı siyasal tavır tartışmalıdır). Burada yazara bir eleştiri getirmek istiyorum. Yaşar Nurinin birçok eserini okudum, bu eseride dahil olmak üzere eserleri fiyat yönünden oldukça pahalı. Kuran-ı Kerim'in çevirisini bile oldukça yüksek fiyattan sattırıyor. Misyoner hristiyanlar incilleri kapı kapı gezip bedelsiz dağıtırken, halkın aydınlanması için yazılan eserlerin ve çevirisi yapılan Kuran-ı Kerimin bu fiyatlarda satılmaması gerektiğini düşünüyorum. Esere dönecek olursak bence mutlaka okunması gereken bir eser, yazarı sevin yada sevmeyin bunun bir önemi yok, ancak bu eseri mutlaka okuyun derim.
10.12.2009

Bu eser büyük mutasavvıf ve düşünce adamı Muhammed İkbal'in makalelerinden oluşmaktadır. Eserin içeriğinden öte değinmek istediğim mevzu, bu eseri türkçeye çeviren şahıs hakkındadır. Bu şahıs eseri çevirirken belli bir önyargı içerisinde kendi mensubu olduğu tarikatı ya da diğer bir ifadeyle sığındığı düşünce sisteminin probagandasını yapmıştır. Açıkcası bu durum merhuma yapılmış bir saygısızlıktır. Muhammed İkbal'in makalelerinin derlemelerinden oluşan bu eserde, dip notlarla hangi referansların kullanıldığı yazılmıştır, ancak bu referansları kontrol etme şansım olmadı. O bakımdan içerik bakımından bir yorumda bulunmak istemiyorum. Ancak bu konudaki şüphelerim bu referansları görmedikçe baki kalacaktır. Zira bu yanlı tutum eserin içeriğini de etkilemiştir. Eserin "ismi" ile seçilen makalelerin ne kadar tutarlı olduğu bir soru işaretidir. Bir çok eserini okuduğum Muhammed İkbal'in bu isim altında yazılabilecek daha ciddi düşünceleri olduğunu düşünmekteyim.
09.11.2009

Eser İsmet Özel'in 1977 yılında Yeni Devir gazetesinde çıkan köşe yazılarından oluşmaktadır. Yazarın söylediğine göre; bu seri, bir yıl boyunca her ay yeni bir kitap eklenmek suretiyle tamamlanacakmış. Yakın tarihli eserlerini okuyanlar, İsmet Özel'in geçirdiği değişimi bu eserde de gözlemlemekte zorlanmayacaklardır. Çöküşü yavaşlatılmaya çalışılan batı medeniyeti ile müslüman dünyası arasındaki çatışma, gerek bireysel gerekse toplumsal anlamda bir müslümanın takınacağı tavır başat olarak bu esere konu olmuştur. Bunların dışında, farklı konularda deneme niteiğinde yazılarda mevcuttur. Kitabın yazıldığı tarihi dikkate alırsak o zamanki siyasi dengeler olsun, iç ve dış gelişmeler olsun, eserde çokca yer bulmuştur. Açıkcası bu anlamda eserin akıcılığı bozulmuş, ancak bunların dışında oldukça ilgi çekici bir eserdir. İsmet Özel okurlarına tavsiye ederim.
26.09.2009

Günümüz tasavvuf eserleri arasında klasik olabilecek tam bir baş yapıt. Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan bir tasavvuf ehlinin, şeyhi ile olan ilişkilerini anlatan bu eser gerçekten tek bir çırpıda okunabilecek kadar akıcı. Dünyanın küreselleşmesiyle önemini yitiren ve yitirmeye devam eden bazı değerlerin, Atlantik'in diğer ucunda nasıl algılandığını görmek bakımından da etkileyici bir eser olduğunu düşünmekteyim. Bu eserde bilinen mürid-mürşid ilişkisinin yanı sıra, batıni (ezoterik) eğitimde sembolizmin önemini açıkca görmekteyiz. Şeyhin sembolizmi kullanarak müridinin zihninde yarattığı açılımlar, o müridin tekamülü açısından ne kadar önemli bir hadise olduğunu anlamak mümükündür. Şeyhin ağzından çıkan her bir söz ya da beraber yaşanamış her bir hadise, o müridin tekamül basamağında daha üstlere çıkmasına yol açar. Tabiki önemli olan şeyhin ehil olması kadar, müridinde gözleri gören, kulakları duyan bir mizaca sahip olması zaruriyetidir. Tüm bu tespitler, benim eseri okurken aldığım hazın yanı sıra zihnimin içine süzülen hülasalardır. Tüm bunların yanı sıra, yazarın seyahat kısmında balkanlara oradan ülkemize son olarakta arap yarım adasına geçmesiyle, kendi tarhimizin bıraktığı mirası tekrar görmek bakımından benim için önemli olmuştur. Özellikle yazarın balkanlarda yaşadıklarını anlatırken, ne kadar büyük bir kültürün mümessili olduğumu hissetirerek gurur duymama yol açtı. Tasavvufla ilgilenen herkesin okumasını tavsiye ederim.